'HAYIR dersek kazanmamız mümkün'

Yaşamına üç darbe dönemi sığdırmış Emekli Öğretmen İlhan Alkan, hiç bu kadar hukuksuz ve ağır bir dönemin yaşanmadığına dikkati çekti. Alkan, örgütlü bir toplumla, ‘Hayır’lı bir sonuç alınabileceğini söyledi.

İlhan Alkan,  1938 doğumlu ve emekli bir öğretmen. Alkan, 1960, 1971 ve 1980 askeri darbelerinde görevden uzaklaştırılıp, 12 Eylül 1980 askeri darbesinde TÖP-DER davasından tutuklanıyor. 

Türkiye’de siyasal tarihin yakından gözlemcisi olan Alkan, referandum sürecini ve totaliterlersen sistemi ANF’ye anlattı. 

‘EN HUKUKSUZ DÖNEM AKP'Lİ YILLAR'

Alkan, ülkede 1961 yılından bu zaman kadar çok şey değiştiğini ve  aralarında çok fark olduğunu dile getirerek, “Bunları çok rahat gözlemleyebiliyoruz. Her dönem Türkiye sorunlar yaşıyor. 80 yıllık yaşantımın büyük bir bölümü OHAL içerisinde geçti. Normal hal koşullarında çok az yaşadık biz. '40’lı yıllarda aydınlar üzerinde çok şiddetli baskılar vardı. '50 ve '60 yıllarda bu baskıların biçimi değişti; ama baskı hiç azalmadı. '61’de müdahale oldu ve ülkede okumuş, aydın dediğimiz kesimler buna çok büyük bir umut bağladılar çünkü getirdikleri anayasa göreceli olarak demokrasi vadediyordu. Bu anayasa halkın mücadelesiyle gelmediği için  yine askeri müdahaleyle verilen haklar geri alındı. Bu süreçleri hep yaşadık” diye konuştu. 

Ülkede 1980 darbesinin toplum üzerinde çok büyük bir baskı yarattığını anlatan Alkan, şöyle devam etti: “Örgütlü kesimlerin önde gelenleri, bütün yöneticileri ve aydınlar içeriye alındı. Bunlar yargılandı çok büyük işkencelerde geçti bu insanlar. Buna rağmen 12 Eylül göreceli de olsa birtakım yasal çerçevelerin içerisinde kalmaya çalıştı. Bugün KHK’lerle birçok devlet bünyesinde çalışan insanlar sorgusuz, sualsiz meslekten ihraç edilebiliyor. Bu insanlar bir de açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor. '80’de bile biz TÖP-DER davasından tutukluyduk, maaşımızın üçte ikisini bu koşullarda aldık. Bugün çevremdeki ihraç edilen öğretmenlerin emeklilik hakkı bile yakılmaya çalışılıyor" dedi.

‘ÖRGÜTLÜ VE GÜÇLÜ TOPLUM YARATILMALI’ 

Alkan, her dönem insanları yıldırmaya ve sindirmeye çalışan kadroların olduğunu aktararak, şunları ifade etti: “Bir yılgınlığa itiyorlar. Güç bu ihtilalleri yapan veya insanlara zulmedendenler de değil, bunlara karşı bir güç olmadığı ve direnç oluşmadığı için güçlü görünüyorlar. Karşılarında kimse olmayınca baskıyı çok rahat bir şekilde uygulayabiliyorlar. 1960’larda Ali Faik Cihan diye bir yargıç vardı. Bu kişi ‘Sosyalist Türkiye’ diye bir kitap yazdı. Bu kitabın bir bölümünde şöyle  bir tespit vardı, 'Doğan yırtıcı bir kuştur, gökyüzünden tavuğun üzerine şiddetle hücum eder, tavuk korkusundan korkarak kaçarken kanatlarını çırpar ve kendi ağırlığını kendisi havaya kaldırır, doğana iş onu havada yönlendirip yakalamak kalır' derdi. Bu olayın meydana gelmesinde doğanın gücü etkili değildir. Tavuğun korkaklığı etkili olmuştur. Toplumlar güçlenip örgütlenmediği sürece, sınıf bilinci bunlarda gelişmediği sürece, bu sıkıntıları bir  süre daha yaşayacağız."

‘KÜRTLER ÖNEMLİ DEĞİŞİMLERİ SAĞLADI'

Türkiye’de Kürt Özgürlük Hareketi’nin çok önemli katkılarıyla bir değişimin yaşandığının altını çizen Alkan, Kürtlerin sadece kendileri için mücadele etmediğini söyledi ve şunları ekledi: "Türk toplumunun da demokratikleşmesinde adımlar atıyor. Özellikle Türkiye’de Kürtler örgütlü güç haline gelinceye kadar kadın hareketinin ne mücadelesinden ne de etkinliğinden söz etmek mümkündü. Bence en önemli adımlarından bir tanesi kadın hareketinin önünün açılmasıydı. HDP’nin çatısı altında mücadele eden kadınların gösterdiği etkinlik saygıdeğer bir etkinliktir. Bu kadınlar mücadeleyi devam ettirdikleri sürece bu halkı teslim almak ya da önünü kesmek çok mümkün olmayacaktır.”

‘UMARIZ HAYIR’LI OLUR’ 

Emekli Öğretmen İlhan Alkan, referandumun eşit koşullarda yapılmadığına vurguda bulunarak, şunları da söyledi: “Bütün bir kesim devletin olanaklarını kullanarak, istediği gibi ‘evet’ propagandası yapıyor. Diğer kesimlerin ‘Hayır’ demek isteyenlerin önü kısmen kapalı. Olanakları kısıtlı. Bu yeni hazırlanan anayasa taslağının özellikle getirisi bir başkanlık sistemidir. Başkanlık derken bunun bir örneği yok dünyada. Açık açık ‘başkanlık sistemi’ diyemiyorlar. Ne çıkarsa çıksın işleyiş pek de değişmeyecek ama ‘Hayır’ çıkarsa bu cephedeki insanların moralleri açılacak ve güçlenme olasılığı doğacak. Demokratikleşmeyi sağlamak gerekli. Umarız ‘hayır’lı olur."