'Gözaltı süresinin artışı ile işkence meşrulaştırıldı'

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Yöneticisi Avukat Eren Keskin, gözaltı süresinin 30 güne çıkartılmasıyla işkencenin meşrulaştırıldığını belirtti.

Cinsel işkencenin gözaltında yeniden uygulamaya sokulduğuna dikkat çeken Keskin, 30 günlük gözaltı süresinin kadınlar bakımından daha tehditkar hal geldiğini söyledi.

OHAL uygulamasına ilişkin ANF'nin sorularını yanıtlayan Keskin, öncelikle AKP'nin uygulamaya soktuğu OHAL Kanunu'nun 12 Eylül askeri darbesinin bir ürünü olduğunun altını çizdi, “Bir militarist darbeye karşı başka bir militarist darbe yasasıyla karşı çıkılması insan hakları açısından açıklanamaz bir durumdur” dedi.

OHAL yasası ve uygulamasının insan hakları açısından büyük bir tehdit olduğunu belirten Keskin, gözaltı süresinin 30 güne çıkartılmasının da işkencenin meşrulaştırılması anlamına geldiğini vurguladı.

Keskin şöyle konuştu: “'90'larda bu süreçleri yaşadık. 12 Eylül yasalarıyla gözaltı süreleri uzadı. Gözaltında insanlar bu şekilde kaybedildi. Kürdistan'da daha ağır yaşandı bu süreç. Bu sürenin kime uygulanacağı biz insan hakları savunucularını ilgilendirmez. İşkenceciye bile işkence yapılmasına karşı çıkan bir kurumuz. İnsan hakları savunucuları bir faşiste de, bir militariste de, bir devrimciye de 30 günlük gözaltı sürecinin uygulanmasına karşıdır. Çünkü işkenceye davetiyedir.”

Uzun gözaltı süresinin kadınlar bakımının sonuçlarının daha ağır olacağına dikkat çeken Keskin, “Bir hafta önce Siverek Cezaevi'nden 4 kadının başvurusunu aldık. 4 gün içinde yaşadıkları hayatlarını karartan cinsel işkenceyi gördükçe, 30 günlük bir gözaltı süresinde kadınların başına nelerin gelebileceğini tahmin etmek zor değil. 30 günlük gözaltı süresi herkes için önemli. Ancak cinsel işkencenin yeniden gündeme sokulduğunda kadınlar bakımından daha tehditkar hale geliyor” dedi.

'ASKERİ DARBENİN ÖNÜNE KESMENİN TEK YOLU SİVİLLEŞME'

Askeri darbelerle mücadelenin tek yolunun sivilleşme olduğunun altını çizen avukat Eren Keskin, “15 Temmuz'da bir askeri darbe oldu. Ancak askeri darbenin önünü sivilleşme ile kapatabilirsiniz. Türkiye kurulduğu ilk günden bu yana askeri bir cumhuriyet. Birbirlerinin militarist yöntemleriyle birbirlerine karşı geliyorlar. En çok da solcuları, demokratları, Kürtleri, insan hakları savunucularını eziyorlar” diye konuştu.

“Devlete, bugün çeteci dedikleri kişileri kim yerleştirdi” diye soran Keskin, şunları söyledi: “Onların bir gün yeniden barışmayacaklarının bir garantisi var mı? O nedenle tek çaremiz, demokratikleşme ve sivilleşmedir” dedi.