'Faili meçhul' cinayete uğrayan ve kaybedilenlerin hesabı soruldu

Kuzey Kürdistan'da devlet tarafından katledilen ve kaybedilenlerin hesabı soruldu.

Kuzey Kürdistan'da devlet tarafından katledilen ve kaybedilenlerin hesabı soruldu. Yakınları 'faili meçhul' cinayete uğrayanlar ve insan hakları savunucuları Amed, Batman, Yüksekova ve İzmir'de bir araya gelerek, adalet talebinde bulundu.

AMED

İHD ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 324’üncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendi. Eyleme, İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Mezopotamya'da Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, insan hakları aktivistleri ile kayıp yakınları katıldı. Eylemde, yılında Amed'in Lice ilçesine bağlı çevre köyleri kapsayan askeri operasyon sırasında askerlerce alıkonulduktan sonra, önce işkence edilen ve ardından yargısız infaza uğrayan Ferman Cingöz’ün hikayesi anlatıldı. Geçtiğimiz hafta Cingöz ile ilgili yürütülen soruşturmada zaman aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmesi de eylemde protesto edildi.
İHD Amed Şubesi Yöneticisi Av. Muhterem Süren, zaman aşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilen Ferman Cingöz dosyasının, bu ülkedeki cezasızlık politikasının bir örneğini olduğunu belirtti. "Bu ülkede bir devlet politikası olarak, 17 bin Ferman Cingöz katledildi. Sistematik ve insanlığa karşı işlenmiş bu suçları, zaman aşımına uğradığı iddiasıyla kapatamazsınız. Siz bu suçlarla yüzleşmek zorundasınız” diyerek devlete seslenen Av. Süren, devlet güçleri tarafından katledilen çocuklara da değindi.
İHD Amed Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Üyesi Av. Abdullah Zeytun ise Ferman Cingöz’ün annesinin beyanlarını aktardı. Anne Remziye Cingöz, oğlunun hikayesini şöyle anlattı:

FERMAN CİNGÖZ'ÜN HİKAYESİ

"20.03.1994 tarihinde, bölge köylerini kapsayan ve köy korucularının katılımıyla büyük bir askeri operasyon yapılmıştı. Sabahın erken saatleriydi. Oğlum Ferman Cingöz Köy camiine gitmek için evden çıktı. Askerler kendisine seslenip, yanlarına çağırıp, kendilerine çay getirmelerini istiyorlar. Bende çay demleyip, Ferman la gönderdim. Oğlum iki kez askerlere çay götürdü. Her seferinde çay açık bahanesiyle çayı döküp bir daha çay getirmesini söylüyorlar ve oğlumu darp ediyorlardı. Daha sonra oğlum bana “Anne komutan kafayı taktı beni öldürecek, ben kaçacağım’ dedi. Oğlum ormanlık alandan kaçıp gitti. Oğlum Ferman daha 15-16 yaşlarındaydı. Kervas köyüne doğru gidiyor. Orada Hacı İbrahim adlı köylüyle konuşmuş ve askerlerden kaçtığını ona da söylemiş. 
Oradan Harnayat’a bağlı mezraya giderken askerlerce yakalandı.  Giysilerini çıkardıktan sonra, kendisine çok ağır işkenceler yapılmış. Orada bulunan Bebinig Göletine batırıp batırıp işkence edilmiş. Bu işkenceye, Kervas köyünden Hacı İbrahim’in eşi Nafiye’de tanık olmuş. Bu olayı o bize anlattı. Oğlum evden çıkarken boynunda sarı kırmızı yeşil atkı ya da poşi yoktu.  köy korucuları sarı yeşil kırmızı puşiyi oğlumun boynuna dolayıp, arkalarından sürükleyip işkence ile kolunu kırmışlar. Nenyas köyünden askerlerce evinden çıkarılan Edip Tanrıverdi’yle birlikte ikisini de silahla öldürüyorlar. Öldürdükten sonra komutan cesetleri yakmak istiyor. Ancak bazı askerlerin buna karşı çıkması üzerine cesetler yakılmamış. Eşim iki gün boyunca  o bölgede oğlumuzu aradı. 2 gün sonra köy korucularının haber vermesi sonucu oğlumun cesedini bulduk."
Eylemde, Ermeni Soykrımı da protesto edilirken, Türk devletine soykırımı tanıma ve yüzleşme çağrısı yapıldı.
BATMAN
İHD Batman Şubesi üyeleri ve kayıp yakınları devlet tarafından kaybedilenlerin akıbetini sormak ve faillerinden hesap sorulması için Gülistan Caddesi'nde bir araya geldi. "Faili meçhul" cinayetlere uğrayanların ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan İHD Batman Şube Eşbaşkanı Mahmet Bağadır, 1 Haziran 1995 yılından bu yana faillerin yargı önüne çıkması için mücadele ettiklerini ve geçen tüm zamana rağmen mücadelelerine devam edeceklerini söyledi. 
Bağadır, Ermeni Soykırımı'na da değinerek, egemenlerin zihniyetlerinin aynı olduğunu belirterek, 100 yıl önce Ermenilere yapılanın bugün de Kürtlere uygulanmak istendiğini vurguladı.
YÜKSEKOVA 
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde kayıp yakınlarının faili meçhul cinayetlere uğrayan yakınlarının akıbetini ve faillerini sorduğu oturma eyleminin 56'ncısı Sanat Sokağı'nda düzenlendi. İHD Temsilciliği ile birlikte düzenlenen eylemde, 1995 yılında Yüksekova'ya bağlı Yukarı Ölçek (Yekmala Seri) köyünde gözaltına alınarak infaz edilen 24 yaşındaki Nezir Tekçi'nin failleri soruldu. Eyleme katılan HDP Hakkari milletvekili adayları Abdullah Zeydan ve Nihat Akdoğan da cinayetlerin aydınlatılması için mücadeleye devam edeceklerini kaydetti.

NEZİR TEKÇİ'NİN HİKAYESİ

Oğlunun hikayesini anlatan Baba Halit Tekçi, 1995 yılında koyunlara bakmak için bir köyden başka bir köye giden 24 yaşındaki oğlunun Yukarı Ölçek (Yekmala Seri) mezrasında köye gelen askerler tarafından gözaltına alındığını ve bir daha kendisinden haber alınamadığını belirtti. Tekçi, "Oğlumun kaybolduğu tarihlerde Yüksekova Tabur Komutanlığı'na geçici görevle gelen er Yunus Şahin'e ulaştım. Yunus Şahin ifadesinde, görev yaptığı bölükten başka bir bölüğün Nezir Tekçi adında bir şahsı yakaladığını, dağa düzenledikleri operasyonda PKK kamplarının ve silahlarının yerini göstermesi için bu şahsı yanlarında götürdüklerini belirtti. Ancak Tekçi bir şey bilmemesine rağmen Yüzbaşı Ali Osman Akın'ın, Tekçi'yi ölümle tehdit ettiğini aktardı" diye konuştu.
Tekçi, oğlunun askerlerce alıkonulduğunu ve daha sonra operasyonda görevli Kürt askerlerce katledilmek istendiğini dile getirerek, bunu yapacak askerler çıkmayınca öldürmeye gönüllü olan Teğmen Kemal Alkan'ın, Yüzbaşı Ali Osman Akın'ın izniyle 2 el ateş ederek Nezir Tekçi'yi vurduğunu anlattı. Ali Osman Akın'ın emriyle askerlerin oğlunun cansız bedenine ateş ettiğini ve ardından mayın ile patlatıldığını ifade eden Tekçi, "Teğmen Kemal'in, oğlu Nezir'in gövdesinden kopmuş başını saçlarından tutarak görevli askerlere göstermişti. Daha sonra kopmuş kafayla fotoğraf çektirip memleketlerine yollamışlar" dedi.
Baba Tekçi, ulaştığı bilgi ve tanıklar ile hukuki süreci başlattığını, şüpheli Ali Osman Akın ve Kemal Alkan hakkında "Canavarca his ve işkenceyle adam öldürme" suçundan Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını hatırlattı. Mahkemenin ilk duruşmasında dosyanın "güvenlik" gerekçesiyle Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdiğini anımsatan Tekçi, alınan kararla dava süresinin uzayacağının, tanık ve delillerin Eskişehir'de bir mahkemeye sunmasının imkânsızlaştırıldığını söyledi. Eskişehir'de görülen duruşmalara gitmekte çok zorlandığını, ilk duruşmada sanıkların iddiaları reddettiğini aktaran Tekçi, 22 Kasım 2013'te yapılan keşif kazısında bulunan insan kemikleri, mermi kovanları ve kıyafet parçalarının Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğini, yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, 10 Aralık 2013 tarihinde, olayla ilgili Türkiye'yi mahkum ettiğini kaydetti.
İZMİR 
İzmir'de İHD üyeleri Konak Eski Sümerbank önünde yaptıkları basın açıklamasında devletin katlettiği ve kaybettiği kişilerin hesabını sordu. 24 Nisan 1915 tarihinde gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınların faillerinin sorulduğu eylemde konuşan İHD Ege Bölge Temsilcisi Ali Aydın, devlet yetkililerine şöyle seslendi: "Bu topraklarda işlenen bütün insanlık suçlarını ve soykırım suçlarını kabul edin. Topluma sesleniyoruz; muktedirlerin gerçekle aranıza ördüğü inkar ve suskunluk duvarının esiri olmayın. Gerçeği bilmek hakkınıza sahip çıkın."