Elçi göz göre göre katledildi

TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Tahir Elçi’nin katledilmesinin Kürdistan’da aylardır süregelen devlet şiddetinden bağımsız olmadığına işaret etti.

TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Tahir Elçi’nin katledilmesinin Kürdistan’da aylardır süregelen devlet şiddetinden bağımsız olmadığına işaret etti.

Amed Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesine yönelik tepkiler çığ gibi büyüyor. ANF’ye konuşan demokrasi güçleri Elçi’nin göz göre göre katledildiğini vurguladı. Konuştuğumuz Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Tahir Elçi’nin katledilmesinin Kürdistan’da aylardır süregelen devlet şiddetinden bağımsız olmadığına işaret ettiler.

SÖZÜN BİTTİĞİ YER

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bir insan hakları ve barış savunucusunun kaybetmenin acısını yaşadıklarını ifade etti. Fincancı, “Bu kaybımız gerçekten yeri doldurulamaz. Tahir Elçi hepimiz için çok kıymetiydi. Bizim vakfımızın kurucuları arasındaydı” dedi. Elçi’nin göz göre göre katledildiğine dikkat çeken Fincancı, Elçi’ye yönelik yapılan yargılamalar, tehditler ve gözdağlarının gelecek olan felaketin habercisi olduğunu söyledi. Kürdistan’da peş peşe ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının, sivillerin devlet tarafından hedef alınmasının da bu zemini hazırladığına işaret eden Fincancı, “sözün bittiği yerdeyiz” dedi.

‘ELÇİ’NİN ARZULADIĞI BARIŞI İNŞA ETMEK HEPİMİZİN GÖREVİ’

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Amed gibi kadim bir kentte uzun süredir hem insan hakları hem barış hem de hukuk savunuculuğu yapan Baro Başkanı Tahir Elçi suikast sonucu öldürülmesinin devletin karanlık zihniyetini bir kez daha açığa çıkarttığını söyledi. Özgen, geçmişten bugüne devletin resmi ideolojisini ve otoritesine göre hareket etmeyen ve kabul etmeyen bütün muhaliflerin akıbetine Tahir Elçi’nin de uğradığını söyledi. Katledilmeden önce Elçi’nin linç, tehdit ve gözdağı kampanyalarının hedefi olduğunu hatırlatan Özgen, Elçi’nin katledilmesinin bu kampanyaların bir devamı olduğunu sözlerine ekledi. Amed, Suruç, Ankara katliamların yanı sıra gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasının da bu baskı ve gözdağının bir parçası olduğunu kaydeden Özgen, “Bu süreç muhalifleri hapsederek yana katlederek susturma sürecidir” dedi. Tahir Elçi’nin katledilmesinin demokrasi, barış ve adalet isteyen Kürt ve Türkiye halklarının açısında büyük bir kayıp olduğunu ancak nasıl ki Kürt halkının bu sistematik devlet yaklaşıma karşı yıllarca yılmadan mücadele etiyse tüm muhaliflerin Tahir Elçi’nin herkes için arzuladığı barışı inşa etmek için mücadele etmesi gerektiğini altını çizdi.

‘ÇAPRAZ ATEŞ DEĞİL POLİS ATEŞİ’

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da Tahir Elçi’nin ölümünün herkesi derinden sarstığını vurguladı. Tahir Elçi’ye yönelik suikastın göz göre geldiğini aşikar olduğuna dikkat çeken Türkdoğan, sosyal medyaya, televizyonlara yansıyan görüntülerin de bu hususa işaret ettiğini söyledi. Görüntülerde sağ sola ateş eden polislerden başka ateş edenin olmadığını belirten Türkdoğan, bu durumun çapraz ateş söylemlerini yalanladığını kaydetti. Türkdoğan, “Arkadaşımızın çapraz ateşe arasında kaldı iddiası, adeta bir failli meçhule götürmek istediği izlemini yaratıyor” dedi.

ELÇİ’Yİ KATLEDEN MERMİ ÇEKİRDEĞİ ORTADA YOK

Normal prosedür olarak böyle olayda, olay yeri muhafazaya alınıp, olay incelemesi yapılması gerekirken, bunların hiç birinin gerçekleştirilmediğine ve delilerin tespit edilmediğine dikkat çeken Türkdoğan, “Örneğin Elçi’nin ensesinin sol yanında giren ve sağ kaş hizasından çıkan mermi çekirdeği ortada yok. Hangi silahtan çıktığını tespit edebilmek için mermi çekirdeğinin olay yerinde toplanması gerekirdi. Şimdi olay yerinde bir sürü polis vardı, bu basit kuralı hepsinin bilmesi lazım. Dolayısıyla olay incelemesi yapılmadan, oradaki mobese kameraları incelenmeden, olay esnasında orada bulunan basın mensuplarının çektiği görüntüler incelenmeden, oradaki görgü tanıkların ifadeleri alınmadan bir sonuca varmak doğru değil. O nedenle biz öncelikle sağlıklı ve etkili bir soruşturma yapılmasını bekliyoruz. Ancak şu ana kadar görüntülerden gördüğümüz kadarıyla bir çapraz ateşten ziyade sağ sola ateş eden polislerin mermilerinin Elçi’ye isabet etmiş olabileceği ihtimali çok yüksek ” diye konuştu.

‘7 HAZİRAN 9 KASIM ARASINDA ÖZEL HAREKATÇILAR 128 SİVİL ÖLDÜRDÜ’

“Tahir Elçi’nin hedef alındığı noktada hepimiz olabilirdik” diyen Türkdoğan, bu şiddet ortamı sürdükçe bu tür suikastların kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Suruç ve Ankara katliamları hariç, 7 Haziran’dan 9 Kasım’a kadar Türkiye’de 128 sivilin öldürüldüğüne dikkat çeken Türkdoğan, bu 128 sivilin çoğunun sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği ilçelerde, yüzü maskeli özel harekatçılar tarafından öldürüldüğüne işaret etti. Tahir Elçi’ye yönelik suikastın bu sivil katliamlardan bağımsız olmadığını vurgulayan Türkdoğan, Elçi’nin daha önce düşüncelerini açıkladığı için linç edilmek istendiğini, hedef gösterildiğini, hakkında dava açıldığını, yurtdışı yasağı konulduğunu, tehdit edildiği için koruma polislerle dolaşmak zorunda kaldığını hatırlattı.

‘HÜKÜMET GÜVENLİK POLİTİKALARINDAN DERHAL VAZGEÇMELİ’

Cinayeti şu ya da bu işlendi söylemlerinden önce şiddet ortamını körükleyen ve sorumlu olan hükümetin eleştirmesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, “Silahlı çatışma ortamını sona erdirecek olan hükümettir ve bu şiddet ortamından sorumlu olan bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır” dedi. Bu politikanın politika olmadığını, bu politikanın darbeci generallerden beri Kürt sorununa yönelik uygulanan şiddet politikası olduğunu altını çizen Türkdoğan, bundan hiçbir sonuç çıkmayacağını hatırlatarak, hükümetin bir an önce güvenlik politikalarından vazgeçmesi ve barış ve müzakere ortamına geri dönmeleri gerektiğini kaydetti.