GÖRÜNTÜLÜ

‘Devlet kaybetti, Nusaybin halkı kazandı’

Nusaybin, direnişinin tanığı 70 yaşındaki Ayşe ana, Nusaybin’de devletin kaybettiğini, halkın öz yönetim iradesinin kazandığını söyledi.

Nusaybin’de aylarca devam eden direniş boyunca çocukları ile birlikte evini bırakmayan Ayşe Şaman, Nusaybin’de YPS ve YPS-JİN savaşçılarının büyük bir kahramanlık örneği gösterdiğine dikkat çekti. Nusaybin’de kalan sivillerin devlet güçlerinin saldırıları altında büyük bir dayanışma örneği gösterdiğini söyleyen Şaman “Sonuç olarak biz kazandık, devlet kaybetti” diyerek sonuna kadar öz yönetimde ısrar edeceklerini vurguladı. 

Ayşe Şaman, ANF’nin Nusaybin direnişine dair sorularını yanıtladı. 

“BİR SABAH UYANDIK; NUSAYBİN KUŞATILMIŞTI”

Yasak ve saldırılar başladığı gün neler yaşandı? Neler yaptınız?

Bir sabah uyandık ve Nusaybin’in tank, top ve ağır silahlarla kuşatıldığını gördük. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti, dışarı çıkamıyorduk. Öğle saatlerinden itibaren evlere girmeye başladılar. Halkı evlerinden zorla çıkartmak istediler, ama direndik ve evlerimizden çıkmayacağımızı söyledik. Tüm baskılara rağmen evlerimizi terk etmedik. Devlet güçleri evlerinden çıkmak zorunda kalan insanların evlerine girdi, eşyalarını talan etti, yakıp yıktı. Daha sonra da saldırılar başladı. 

“SALDIRILAR SOKAĞA ÇIKMA İLANIYLA AYNI GÜN BAŞLADI”

Saldırılar ne zaman başladı? Saldırılar karşısında YPS/ YPS-Jin ne tür bir direniş gösterdi?

Saldırılar yasağın ilan başladığı gün, öğleden sonra başladı. Çok şiddetli biçimde gerçekleşti, daha önceki sokağa çıkma yasakları ve saldırılar da karşılaştığımız saldırıları kat be kat aşıyordu. Daha ilk günden tank ve top kullanmaya başladılar. 

YPS -YPS-Jin güçleri daha ilk günden büyük bir askeri güç ve ağır silahlar ile başlayan saldırılar karşısında nasıl bir direniş ortaya konacağını gösterdi. Daha ilk günden kahramanca direndiler, ve bu direnişleri sonraki günlerde de devam etti. Devlet güçleri ilk günden ağır kayıplar vermeye başladı. 

“KENDİ ARALARINDA ÖLÜLERİNİ KONUŞUYORLARDI”

Bunu nereden anlıyordunuz?

Evlerimizi kuşatmışlardı, adeta onlarla iç içe yaşıyorduk, kendi aralarında daha ilk günden verdikleri kayıpları konuşmaya başladılar. İlk geldiklerinde kendilerinden çok emin gelmişlerdi, ancak ilk günün sonunda karşılaştıkları direniş ve yedikleri ağır darbeler psikolojilerini bozmaya başladı. Kayıp verdiklerinde yoğun bir ambulans hareketliliği ve bağırış çağırış başlıyordu. Yine çoğu defa cenazelerin taşındığını görebiliyorduk.

“POLİS, ‘BATAKLIĞA SAPLANDIK’ DEDİ”

Zaman geçtikçe saldırılar karşısında nasıl bir direniş yaşanıyordu? 

Her geçen gün direniş büyüdü, devlet güçleri bir hendeği kapatana kadar çok sayıda asker polis kaybı yaşanıyordu, onlarca iş makinası, zırhlı araç imha ediliyor tanklar darbeleniyordu. Bu durum karşısında devlet güçleri adeta bozgun yaşıyordu. Bir gün tanık olduğum bir konuşma devlet güçlerinin içine düştüğü durumu gözler önüne seriyordu. Kendi aralarında konuşan polislerden biri şunları söyledi: “ Biz buraya sıradan bir operasyon olacak, hendekler kapatılacak denilerek getirildik, ancak şu anda burada büyük bir direniş ile karşı karşıya kaldık. Resmen bataklığa sürüklendik, bize böyle olacağını söylememişlerdi” Devlet güçleri kendi aralarında Nusaybin’de yaşadıkları bozgunu konuşurken bizlerde o kahramanların direnişinin her geçen gün nasıl büyüdüğüne tanıklık ediyorduk. 

Demiryolu yakınında bulunan karakola yüzlerce asker polis cenazesinin götürüldüğüne tanıklık ettik. Devlet güçleri gün geçtikçe büyük bir kırılma yaşıyordu. Artık, o ilk günkü havaları ve kararlılıkları kalmamıştı.

“BİR AN OLSUN BOYUN EĞMEDİLER”

YPS ve YPS-Jin üyeleri ile bu sırada karşılaşma fırsatınız oluyor muydu?

Tabi, bazen onları görebiliyorduk. O kahramanları anlatmaya kelimeler yetmez. Aralarında gelişen dayanışma, birbirileri için ortaya koydukları fedakarlık anlatılamaz. Bir an olsun boyun eğmediler, hep moralleri yüksekti, geri adım atmıyorlardı, mevzilerini terk etmiyorlardı. Haftalarca devlet güçleri ilerleyemedi. Devlet güçleri aynı anda yüzlerce tank top atışı yapıyordu. Bir hendek için onlarca ağır silah ve tank kullanıyordu. Helikopterler havalanıyor ve bombardıman yapıyordu. Ancak YPS savaşçıları da hemen karşılık veriyor ve saldırıları püskürtüyordu. Ben 70 yaşımdayım ve daha bugüne kadar böyle bir direnişi ne gördüm nede duydum. 

DEVLET GÜÇLERİNE “TESLİM OL” ÇAĞRISI

Bu süreçte sizi etkileyen ve aklınızda kalan bir an var mı? 

YPS-YPS Jin savaşçıları devlet güçlerine “Teslim olun” çağrısı yaptı. Cami hoparlöründen devlet güçlerine seslenerek “Sizin tankınız topunuz varsa bizim de önder Apo’dan aldığımız direniş irademiz, inancımız var. Size asla boyun eğmeyeceğiz, gelin ve teslim olun” diyordu. Hemen sonra da direniş şarkıları hoparlörden yükselmeye başladı. Bu sırada sadece biz değil, evlerini terk etmeyen halkın tamamı büyük bir moral yaşadı ve YPS savaşçılarının kahramanlığına tanıklık etti. 

“DEVLET GERİ ÇEKİLDİ”

Bir dönem devlet güçlerinin geri çekildiği ifade edildi…

Saldırıların ilerleyen haftaları da büyük kayıplar veren devlet güçleri geri çekildi. Bir sabah çekildiklerini gördük, artık savaşamadılar, ilerlemeye çalıştıkça ağır darbeler aldılar. Daha sonra mahalleleri tanklarla kuşatarak rastgele her yeri bombalamaya başladılar. Korkunç anlar yaşanıyordu. Devlet güçleri Nusaybin’de taş üstünde taş bırakmadı, hendeklerin olmadığı bölgeleri de tanklarla bombalamaya başladılar. Zaten artık ağır silah, tank ve top saldırıları dışında devletin ilerleme, mahallelere girme gücü kalmamıştı, YPS devlet güçlerinin içeri girmesine müsaade etmiyordu. Onlarda ağır silahlara yöneldi. 

“UÇAKLARLA BOMBARDIMAN YAPILDI”

Uçak ile bombardıman ne zaman başladı?

Uçaklar devlet güçleri geri çekildikten sonra uçuşlar yapmaya başladı. Artık uçaklardan da bombardıman yapılıyordu. Tam bir savaş yaşanıyordu, evler havaya uçuruluyordu, kent ağır bombardıman altına alınarak yakılıp yıkılıyordu. 

“HEPSİ NUSAYBİN’DE BÜYÜYEN GENÇLERDİ”

YPS güçleri genelde kimlerden oluşuyordu?

Hepsi gencecik çocuklar, Nusaybin’in çocukları, hepsi o sokaklarda mahallelerde büyüyen gençler. Aralarında gerilla yoktu, dışarıdan gelen öğrenci, işçi, emekçi Kürt gençleri vardı. Onlar dışında kimse de yoktu. Buna rağmen büyük bir ordu, silah gücü, tank, top, uçak gücüne karşı direndiler. 

“ÇOK ZULÜM GÖRDÜK”

Devlet güçlerinin halka yönelik ne tür uygulamaları vardı? 

Evlerimizden çıkarsak öldürüleceğimizi söylediler. Evlerimiz rastgele taranıyordu, gaz atılıyordu, kapı ve pencerelerimizi kapattığımız halde gazdan etkileniyorduk. Çok zulüm ettiler, ama biz dayanışma içerisinde olduk, Nusaybin halkı asla geri adım atmadı, kenetlendik ve saldırılara boyun eğmedik.

“KURŞUNLAR ALTINDA BİRBİRİMİZE EKMEK ULAŞTIRDIK”

Nusaybin’de kalan siviller olarak orada nasıl bir dayanışma içerisinde oldunuz? 

Her şeyimizi paylaştık, birlikte direndik. Birimiz ekmek yapınca devlet güçlerinin kurşunları altında diğerine ulaştırdık. Defalarca ölüm ile yüz yüze kaldığımız halde birbirimize yemek ve su ulaştırdık. Moral verdik birbirimize, “Nusaybin’i asla terk etmeyeceğiz” dedik ve öyle yaptık. Bu süreçte devlet kurumları tarafından getirilen yardımları almadık, kendi imkanlarımızla ayakta kaldık. 

“UZUN SAKALLI, YABANCI KİŞİLER VARDI”

Devlet güçleri içerisinde dikkatinizi çeken, yabancılar gördünüz mü?

Uzun sakallı, yabancı kimseler vardı. DAİŞ çetelerine benziyorlardı, bunlar özellikle çok acımasızdı. Mutlaka aralarında DAİŞ çetelerinin olduğunu biliyorduk ve zaman zaman gözlerimizler görüyorduk.

“KORUCULAR İHANETİ BIRAKSIN”

Korucular da bu saldırılarda yer alıyor muydu?

Evet. Özellikle bu koruculara seslenmek istiyorum: Sizler Utanmaz, halkına düşman kişilersiniz. Burada Kürt halkının değerlerine saldır olurken, Nusaybin yıkılırken, Kürt gençleri tank, top ve ağır silahlarla saldırı altına alınırken, korucular devlet güçlerinin yanında yer alarak kendi halkına saldırdı. Bu devlet burada kalıcı değildir, Kürt halkı er ya da geç özgürlüğünü ilan edecek, o zaman bu korucular kimsenin yüzüne bakamayacak. Artık, ihaneti bırakıp, halkının yanında yer almaları lazım. Yoksa bu halk korucuları asla affetmeyecektir. 

“DEVLET YENİLDİ” 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Biz sonuna kadar bu topraklarda kalacağız, bu topraklar bizim. Nusaybin’den, öz yönetim talebinden asla vazgeçmeyeceğiz. Gidecek bir yerimiz yok, burada özgür bir yaşamı inşa etmek zorundayız, sonuna kadar direneceğiz. Devlet aylarca saldırdı, her türlü insanlık dışı savaş suçunu işledi ama başaramadı, yenildi, direnişimize yenildi. Tankla, topla, uçakla kentleri yıktı ama yenildi, biz boyun eğmedik. Bundan sonra da kentimize sahip çıkacağız, öz yönetimi kuracağız. Bizim başka yolumuz yok, ülkemizde, kendi toprağımızda özgürce yaşamak dışında bir yolumuz yoktur. 

...