Demirtaş: Öcalan ile görüşülmeli, süreç yeniden değerlendirilmeli

Demirtaş, grup toplantısındaki konuşmasında olası darbelerin Kürt sorununun demokrasi içinde çözülmesiyle engellenebileceğini belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, partisinin haftalık olağan grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

DARBE TEŞEBBÜSÜ

Demirtaş, HDP'nin darbelere amasız ve tereddütsüz karşı olduğunu söyleyerek, "Darbeciler yüzlerce insanı katlettiler, binlerce insanın yaralanmasına neden oldular. Darbeye karşı cesurca duran herkesi bir kez daha kutluyorum. Halkın direnme hakkı ne kadar önemlidir bir kez daha ortaya çıktı. Öz savunma dediğimiz halkın kendisini savunma hakkı, her canlının en doğal hakkıdır. Bu hakkı kullanan herkesi selamlıyor, kutluyorum" dedi.

Demirtaş, darbe teşebbüsüne değinerek, 12 Eylül askeri darbesinin de halen tartışıldığını anımsattı ve şunları söyledi: "Darbe koşulları, darbenin yanında, kim ve kimler vardı? Amaçları neydi? Bu amaçların ne kadarına ulaştılar? Bunları tartışacağız. Hükümetin ifadesiyle darbe tehlikesi ortadan tümüyle kalkmışsa, o halde nasıl bugünlere geldik, tartışmak zorundayız."

Demirtaş, verilen önergeler doğrultusunda Meclis'te bugün kurulması beklenen komisyona da değindi. Demirtaş, "Umut ediyorum, bu komisyon hakikati ortaya çıkaracaktır. Düşünün ki seçilmiş bir Meclis var. Beğenirsiniz beğenmezsiniz. Seçilmiş bir Meclis varken nasıl olur da birlileri Meclis'e el koymaya kalkar. Neden demokratik ülkelerde bu düşünülmez de bizde olur? Bunu biz iyi analiz edemezsek, bu rezaletle bir kez daha karşılaşacağız" dedi.

'DARBE İSTEMEYEN KÜRT SORUNUNU ÇÖZMELİ'

Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Geçmiş dönemlerde darbelerden sonra darbelerin nimetlerinden faydalandığı için hiç bir zaman darbelerle yüzleşilmedi. 15 Temmuz darbe girişimine Türkiye'yi götüren temel hata, hükümetin 14 yıldır iktidarda olmasına rağmen geçmişten hiç ders çıkarmaması. Sivil demokrasinin kıymetini hiç anlayamadı. Devleti ele geçirmek iktidarların temel hedefi oldu. Bu, son derece de meşru, normalmiş gibi davrandılar. Devlet ele geçirilebilecek bir mekanizma değil. Devlet dediğimiz şey, halkın hizmetinde olması gereken bir aygıt. İktidarlar bu aygıtı ele geçirmeye çalıştıklarında devlet içinde çatışmalar yaşanmıştır. 28 Şubat post modern darbesi yapılmıştı. 2002'de iktidara gelen AKP, 'geçmişte hatalar yaptık ve bunları düzeltmek istiyoruz' biz bu iktidarı devleti ele geçirme mesajı verdiler. Bu devleti ele geçirmiş olanlara karşı 'Onları tasfiye edin devleti ben ele geçireyim' demek yerine, 'Devleti demokratikleştireyim' deselerdi bugünlere gelmeyeceklerdi. Ne yaptılar tasfiyelere başladılar." 

Demirtaş, "Darbe istemeyen bu ülkede Kürt sorununu demokrasi içerisinde çözmelidir. Ordu Kürtleri ezsin diyorsan, buna göz yumuyorsan ordu Kızılay'da, İstanbul'da katletmeye başlarsa şaşırmayalım. Çünkü Cizre'de, Şırnak'ta, Nusaybin'de her gün katlediyorlar. Bizim dilimizde tüy bitti bunları anlatmaktan 'vatan haini' ilan edildik" diye belirtti.

"Darbeye karşı çıkmak, demokrat olmak için şarttır, ama yeterli değildir. Sadece darbeye karşı çıktınız diye demokrat olmazsınız" diyen Demirtaş, demokrasiyle alakası olmayanların da darbeye karşı çıkabileceğini, bunun doğru ancak eksik olduğunu vurguladı.

Demirtaş, yine 7 Haziran seçimlerinden bu yanda Meclis'in lağvedildiğini kaydederek, bir yıldan uzun bir süredir sivil bir darbenin yürürlükte olduğunu dile getirdi.

Demirtaş, 15 Temmuz akşamı ordu içinde hareketlenen grupların, demokrasi için harekete geçmediğini vurgulayarak, "Parlamentoyu bombalamalarından ve sivilleri katletmelerinden belliydi. Ama Türkiye'de o akşam zaten demokrasi yoktu. 'Demokrasiye karşı darbe yapıldı' deniliyor. Hayır, darbe demokrasi mücadelesine karşı yapıldı. Türkiye'de demokrasi zaten yoktu. Darbe tehlikesi geçtiğinde de otomatikman demokrasiye geçmedik" dedi.

Darbe girişiminin ardından AKP'nin devreye koyduğu tasfiye operasyonlarını da ele alan Demirtaş, şunları kaydetti:

"Paralel sızdı diyorlar. Nasıl sızdı? HDP'ye neden sızamadılar peki? Çünkü bunun adı sızma değil, süzmedir. Bunlar sızmadı, siz süzerek oralara getirdiniz. Hepsini süze, süze kendi elleriyle devlete yerleştirdiler. Bunlar olmamış gibi davranıyorlar. Aklımızla, hafızamızla alay ediyorlar. Özür dilemek, özeleştiri erdemdir erdem. Korkmayın, kandırıldık demeyin. Siz beraber Türkiye'yi kandırdınız. Çıkın özür dileyin. Sadece Ankara'da Büyükşehir Belediyesi'nin cemaate sunduğu imkânların haddi hesabı yok. Bütün şehirlerde komiteler vardı, ablalar abiler, valiler de vardı bu komitelerde. Şehrin gündemini bunlar belirliyordu. Kimler işe alınacak, kimler atılacak, kimler ihale alacak bunlar belirliyordu. Vali olmak mı istiyorsunuz? Uçurduğunuz şeyhten bir selam geldi mi yeterli." 

'DEVLET ÇELİŞKİDE'

Demirtaş, darbe girişimin ardından yaşanılanlar ve yapılan açıklamalardaki çelişkilere de değindiği konuşmasını, şöyle devam ettirdi: 

"Tek bir şeyden eminiz, darbenin ardındaki siyasi çizgi biz değiliz. Gerisi belli değil. Genelkurmay'ın açıklamalarını dinliyorsunuz, Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları ile çelişiyor. MİT'in açıklamalarına bakıyorsunuz, hepsi çelişiyor. Bir kere Genelkurmay Başkanı neden hala görevde. Darbe olmuş engellememişsin, neyin kahramanlığını yapıyorsun. Ben olsam istifa ederim. Kuvvet komutanlarına düşen istifa etmektir. Cumhurbaşkanı; 'eniştemden duydum' diyor. Şaka gibi ama hakikat bu. Enişteyi MİT müsteşarı yapalım. Hayır, darbe girişimi olduğu kesin, bu senaryo değil, ama açıklamalar hepsi şaibeli bunların hepsinin ortaya çıkarılması lazım. İyi soruşturulursa AKP içinden de şu ya da bu şekilde darbeden olmuş siyasi kişiler çıkacaktır."

Demirtaş, son günlerde HDP-Cemaat ilişkisi üzerine iddialarda bulunan AKP yandaşı gazetecilere de tepki göstererek, "Siz neyi gizlemeye çalışıyorsunuz. Bunu yazıp çizenler bu darbenin altından siz çıkarsanız hiç şaşırmam. Darbe girişimi başarıya gitseydi, bugün hükümetin etrafında olan yalakalar, darbeyi desteklemek için bayraklarını alıp sokağa çıkacaklardı" dedi. 

İŞKENCE VE İDAM TARTIŞMALARINA TEPKİ

Demirtaş, darbe girişimi sonrasında OHAL ilan edilmesi ve ortaya çıkan işkence görüntülerine dair de şu değerlendirmeyi yaptı: "OHAL yetkilerin parlamentodan alınıp tek bir kişiye erilmesidir. Zaten bunun heveslisi çok vardı ülkede. Sadece darbeciler değil, binlerce insan gözaltına alınıyor. Bugün işkenceye karşı çıkmayalım, onlar darbe suçlusudur dersek ilkelerimizi yitiririz. İşkence insanlık suçudur. Kime yapılırsa yapılsın. Adalet Bakanı'nın iddiaları ciddiye alması lazım, kendisi biliyor ne olduğunu. Yine idam tartışmaları, milleti kandırmanın bir âlemi yok. Şimdi çıkarırsanız, hiçbir darbeciyi idam edemezsiniz. Yasalar geriye doğru işlemez. İdam gelirse darbecilere uygulanmaz, yarın kime uygulanacağı belli olmaz."

'SÜREÇ' VE 'ÖCALAN' ÇAĞRISI

"Kürt sorunu halen bir yaradır. Bu yara durdukça kaşıyanlar olur. Bu yaranın kapatılması ve çözüm sürecine dönülmesi lazımdır" ifadesini kullanan Demirtaş, Türkiye'de yeni bir durumun ortaya çıktığına işaret ederek, hükümet ve PKK'ye mevcut durumu değerlendirme çağrısında bulundu.

Demirtaş, İmralı'daki tecridin derhal kaldırılması gerektiğini söylerken, siyasi parti liderlerini de Meclis çatısı altında bir zirveye çağırdı.