Demirtaş: Hükümet kurulması için görev verilmemesi normal değil

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümet kurulması için Cumhurbaşkanı tarafından bu kadar uzun sürede görev verilmemesinin normal olmasının mümkün olmadığını söyledi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümet kurulması için Cumhurbaşkanı tarafından bu kadar uzun sürede görev verilmemesinin normal olmasının mümkün olmadığını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti kurma görevini vermemesini değerlendiren Demirtaş; "Bu kadar uzun süre görev vermeme durumunun normal olması mümkün değil. Şimdi Türkiye'de olağanüstü bir durum yok. En çok oy alan partiden bir milletvekiline Cumhurbaşkanı'nın görev vermemesi için hiç bir neden yok. Neden bu kadar bekletiyorlar? Doğrusu bunu kabul etmek, anlamak mümkün değil" dedi.

Biran önce koalisyon görüşmelerine başlanılması gerektiğini ifade eden Demirtaş, "Eğer bir koalisyon ihtimali varsa, kurulacak ise ki, bunlar görüşmelerde çok kısa bir sürede netleşecektir. Kurulacak koalisyon hükümeti güvenoyu alırsa çalışmasına devam eder. Ama aksi takdirde Türkiye bir erken seçime gidecekse de bunun biran önce netleşmesi lazım" diye konuştu.

Koalisyon tartışmalarına ilişkin görüşlerini aktaran Demirtaş, şöyle konuştu: "Ben AKP yönetiminin koalisyon kurma konusunda istekli olduğunu düşünüyorum. Fakat, Cumhurbaşkanı'nın erken seçim konusunda daha istekli olduğu anlaşılıyor. Burada AKP yönetimi ve mevcut geçici hükümetin tutumu mu ağır basacak, bir koalisyon konusunda uzlaşmaya mı çalışacaklar, bir hükümet mi kurulacak? Yoksa Cumhurbaşkanı'nın AKP üzerindeki tahakkümü, AKP üzerinde kurmuş olduğu hegemonya ve vesayet devam mı edecek? Bunu görmüş olacağız. Yani Cumhurbaşkanı'nın dayatması doğrultusunda Türkiye bir erken seçime sürükleniyor. Fakat bundan da biz HDP olarak, çekinmiyoruz, çekinmediğimizi her aşamada da belirttik. Kasım'da ortasında, veya sonunda herhangi bir gün, erken seçim tarihi olarak belirlenirse, bu belirsizlik ortadan kalkarsa Türkiye açısından iyi olur. Bir erken seçimde taşlar daha ciddi bir şekilde yerine oturur diye düşünüyoruz. Fakat kestirmek zor. Erken seçim giderek ağır basıyor."

Partilerinin kendilerini koalisyon görüşmeleri için ziyaret edeceklerini, bu görüşmelerde partilere sunmak için bir dosya hazırladıklarını kaydeden Demirtaş, "HDP, seçim döneminde seçim sonrasında ortaya koyduğu ilkeler neyse, açık şeffaf bir şekilde, gizli kapaklı hiç bir ilişkiye girmeden kamuoyuyla bunları paylaşıyor, paylaşmaya devam edecek. Biz demokrasi, adalet, barış, üç temel ilkede ancak bir hükümet koalisyon kurulursa, Türkiye'nin ihtiyacını karşılayabilir inancındayız. Bu üç temel ilkeyi de alt başlıklarla dolduruyoruz. Bunlar Türkiye'nin, toplumun en acil ihtiyacı olan önemli mevzulardır. Mesele koltuk, yetki paylaşımı değildir. Adaleti, demokrasiyi ve barışı gerçekleştirme konusunda hangi partiler bir araya gelirse gelsin, bu ilkeleri hayata geçirme konusunda samimiyet belirirse biz kesinlikle o partilerin işini kolaylaştırırız" dedi.

HDP Antep Milletvekili Celal Doğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşme ile ilgili ise Demirtaş, "Celal Bey, Antep Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, sayın Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyor idi. Oradan kalma kişisel dostlukları var. Giderken de bize bilgi verdi, dönerken de bize bilgi aktardı. Sayın Celal Doğan, disiplinsiz, ciddiyetsiz bir şekilde davranacak birisi değil. Fakat görüşmenin kendisi kişisel bir görüşmedir. HDP'yi temsilen, HDP'nin isteği üzerine gerçekleşmiş bir görüşme değil. Bizden doğru sayın Cumhurbaşkanı'na ne mesaj gitmiştir, ne de sayın Cumhurbaşkanı'ndan bize mesaj gelmiştir. Zaten görüşmenin içeriğini sayın Celal Doğan, kamuoyuna açık açık paylaşmıştır. Onun dışında konuşulmuş, paylaşılmış bir şey yoktur" diye belirtti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun koalisyon görüşmelerinde HDP ile ilgili sözlerini değerlendiren Demirtaş, şunları söyledi: "AKP yönetimi partimizi ziyaret ederse bu konuları açık açık konuşacağız, fikirlerimizi söyleyeceğiz. Biz samimi bir fikir ortaya koyacağız. Karşımızda da bir samimiyet, ciddiyet görürsek, seçimden doğru dersler çıkarmış bir anlayış ve zihniyet görürsek, bu ilerleme konusunda yolu açabilir. Koalisyonların kurulması açısından yolu açabilir. Ama AKP halen seçimden tek başına iktidar çıkmış gibi ülkeyi yönetiyor, yönetme hakkına sahipmiş gibi davranmaya devam ederse, geri kalan bütün partileri, özellikle HDP'yi yok saymaya devam ederse, ilerlemek tabi ki mümkün olmaz. Biz her halükârda doğru sonuçlar çıkarmış olmayı AKP açısından umut ediyoruz. Ama HDP'yi yok sayma gafletine kim düşerse düşsen, halk tarafından cezalandırılmaya devam edilecekler. Çünkü HDP, Türkiye'nin geleceğinin umududur. Türkiye'nin geleceği HDP'dedir artık, bunu herkes bilmelidir. Bunu son seçim ispatlamıştır. Artık erken seçim olsa da olmasa da HDP Türkiye'nin en özgürlükçü partisidir ve gelecekte Türkiye'yi HDP yönetecektir. Bu netleşmiştir artık. Türkiye'yi seven, Türkiye toplumunun bütün kimliklerini seven, hırsız olmayan, gaspçı olmayan, rüşvetçi olmayan kadrolar yönetecektir."

Amed’de HDP mitinginde patlatılan bombalar ve yürütülen soruşturma ile ilgili çıkan haberleri de değerlendiren Demirtaş, şöyle konuştu: "Bir mitingde biri bir pankart açsın, polis de ona yasadışı pankart muamelesi yapsın, o yakaladıkları kişilerin arkasında kim var? O pankartı kimle yazdılar, kumaşı nereden aldılar, boyası nerden aldılar hepsi soruşturulur. Basit bir pankart, arkasında kim var, hangi örgüt var, didik didik soruşturulur. Türkiye'nin en büyük mitinglerinden birinde toplu katliam girişimi yaşanmış, bomba patlatılmış ortada 5 ölü 300'den fazla yaralı var. Fakat tutuklanan 1 kişi. Arkasında kim var, kimlerden destek aldı? Hangi yardımla Diyarbakır'a gelip bu katliamı yaptı? Bununla ilgili bir soruşturma yok. Fakat söyleyelim; saldırıyı gerçekleştiren kişi IŞİD elemanı. Fakat bu örgüt de gizli, saklı, devlet bilgisi dışında bir örgüt de değil, öyle anlaşılıyor. Kesinlikle devletin içerisinden destek almıştır. Kesinlikle istihbaratın, emniyetin içinden destek almıştır, öyle anlaşılıyor. Bunlar kimlerdir? Ortaya çıkarılması lazım. Başbakan atıp tutacağına, 693 bürokraside atama yapacağına, geçici hükümet sıfatıyla bunlarla uğraşacağına çıksın bunlara cevap versin. Niye hala bir kişi tutuklu? Büyük bir katliam gerçekleştirilmiş, neden arkasındaki devlet güçleri, devletin içerisinde buna destek olanlar neden ortaya çıkarılmıyor, neden bunların hesabı sorulmuyor? Neden bizi tatmin edecek bir soruşturma ve açıklama yapılmıyor? Bütün bunlar ortada kalmış sorular. Ama bir gün bizim gücümüz olursa geçmişe dönük bunların hepsinin hesabını soracağımızı herkes bilmelidir. Hiç bir suç cezasız kalmamalıdır."

Demirtaş, çözüm süreci ve İmralı Adası'na gidilememesi ile ilgili ise, "Hükümet kurulmadan heyetlerin İmralı Adası'na gitmesi çok mümkün görünmüyor. Fakat ailesinin gidip İmralı'da kendi sağlık durumuyla ilgili bilgi alması önünde hiç bir engel yok. Adalet Bakanlığı'nın bu konuda derhal gerekli izni tamamlayarak, ailesinin kendisiyle görüşmesine olanak sağlaması gerekiyor. Bu tecrit görüntüsünün ve tecrit durumunun ortadan kalkması gerekiyor. Fakat hükümet kurulur kurulmaz da çözüm süreciyle ilgili tutum nedir, ne olacak? Bunların netleşmesi ve çözüm sürecine dair belirsizliğin de biran önce ortadan kalkması gerekiyor. Bizim beklentimiz şudur; Çözüm süreci önemli bir noktaya geldi fakat son 3 aydır AKP tarafından donduruldu. Büyük bir yanlış, büyük bir hata yapıldı bu konuda. Kaldığı yerden devam etmeli demiyorum, daha iler bir noktadan devam etmeli. Yani eskisi gibi tek taraflı AKP'nin kontrolünde, onun isteği şekilde yürüyen bir çözüm süreci olmaz. Şeffaf, aleni olmalı, kamuoyuna açık olmalı. Parlamento dahil olmalı, gözlemci heyet olmalı. Ve Dolmabahçe mutabakatı çerçevesinde şeffaf, açık müzakere sürecine geçilmeli ki ve bu konuda kamuoyu halk tatmin olmalı ki, çözüm süreci hızlı bir şekilde nihayete ersin. Halkın bilmediği kamuoyunun bilmediği gizli saklı işlerle barış olmaz. Kapalı kapılar ardından barış olmaz. Ne yaptığımızı, ne ettiğimiz, ne konuştuğumuzu, nerede anlaştığımızı, nerede anlaşamadığımızı halkın bilmesi lazım. Biz bir açık ve şeffaf bir görüşmeden yanayız. Kurulacak koalisyon hükümeti eğer, bu konuda dürüst bir tercih ortaya koyarsa HDP kaldığı süreci kaldığı yerden yürütmeye desteklemeye hazırdır. Çünkü barış bizim için geçici bir heves değil, yaşam gerekçesidir" diye konuştu.