Demirtaş: HDP artık barışın, AKP savaşın temsilcisi

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş AB yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler sırasında seçimlere ilişkin kaygılarını ifade ederken, barış süreci için üçüncü tarafa ihtiyaç olduğunu söyledi.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa Birliği yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler sırasında seçimlere ilişkin kaygılarını ifade ederken, barış süreci için üçüncü tarafa ihtiyaç olduğunu söyledi. Demirtaş, “Barış süreci ve seçim süreci birbiriyle bağlantılı” diyerek, HDP’ye oy istedi.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa’daki temasları kapsamında dün Avrupa Birliği Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn ile bir araya geldi. Demirtaş, görüşme ardından ANF’ye konuştu.

Demirtaş, Avrupalı yetkililerin yaklaşımları, HDP’nin seçimlere ilişkin kaygılarını, demokratik çözüm sürecinin yürümesi için gerekli şartları ve bu konudaki girişimlerine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Demirtaş, barış sürecinin AKP’nin tekelinde olmadığını, güvenilir bir ateşkes sürecine ihtiyaç duyulduğunu ve bunun için de İmralı sistemine artık son verilmesi gerektiğini kaydetti.

SEÇİM GÜVENLİĞİ KONUSUNDA KAYGILIYIZ

Avrupa Birliği yetkilileri ile yaptığı görüşmeleri değerlendiren Demirtaş, “Partimiz hem Türkiye için hem de uluslararası alanda çok etkili bir konuma gelmiş durumda. Dolayısıyla HDP’nin hem Türkiye içerisindeki sorunları çözümü hem de bölgesel düzeyde yaşanan krizlerin ve sorunları çözümü konusunda ciddi çözüm önerileri ve politikaları var” diye konuştu.

“Bunu görüştüğümü Avrupa yetkilileri ve Avrupa Birliği yetkilileri ile açık yüreklilikle paylaşıyoruz” diyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de acil sorunlardan biri yeniden çatışmasızlık ortamına dönülmesi, müzakereye dönülmesi ve güvenli bir müzakere, şeffaf, üçüncü tarafın da gözlemi veya garantörlüğü ile müzakere sürecine geçilmesini çok önemsediğimizi belirtiyoruz.

Aynı zamanda Türkiye güven içerisinde adil bir seçim gerçekleştirmelidir. Bu konuda Avrupa Birliği’nin ve AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) özellikle sorumlulukları var. Her ne kadar Türkiye’de hükümet AGİT’in gözlemciliğini bu defa kabul etmeyeceğini belirse de seçim güvenliği konusunda bizim kaygılarımız var ve Avrupa Birliği, AGİT ve Avrupa Konseyi kurumlarının Türkiye’deki süreci mutlaka yakında izlemelerini arzu ediyoruz.”

AVRUPA HDP’Yİ YAKINDAN İZLİYOR

Avrupa’daki muhataplarını açık olduğunu ve HDP’ye büyük ilgi gösterdiğini ifade eden Demirtaş şöyle konuştu:

“Bütün muhataplarımızın son derece açık olduğunu gördük. Bizim yaklaşımlarımıza, çözüm politikalarımıza ilginin büyük olduğunu gözlemliyoruz. Eskisi gibi dar ve tek taraflı yaklaşım yerine, HDP’nin duruşuna önem veren, anlamaya çalışan ve gerçekten Ortadoğu gibi bir yangın coğrafyasında, IŞİD barbarlığı ve tehdidinin bu kadar yüksek olduğu bir coğrafyada bu kadar güçlü-çoğulcu demokrasi hareketinin büyüyor olması tüm dünya tarafından, özellikle Avrupa tarafından yakından izleniyor. Görüşmelerimizde bunu açık hissediyoruz.”

BARIŞ SÜRECİ AKP’NİN TEKELİNDE DEĞİL

Barış sürecinin de AKP’nin arzusuna göre başlayıp bitemeyeceğini dile getiren Demirtaş, barışın AKP’nin tekelinde olmadığını kaydetti.

Demirtaş bu konuda şunları söyledi: “Barış süreci, barış arayışı bitmez. AKP’nin tekeline terk edilecek bir süreç değil. AKP’nin ben istediğim zaman başlatırım, istediğim zaman bitiririm dediği bir süreç değil. Barış süreci topluma mal olmuş bir süreçtir ve halk istediği sürece de barış süreci bitmez. Tıkanabilir, gerileyebilir, kopabilir ama ‘barış arayışı bitmiştir, bundan sonra tümüyle sahayı savaşa, silahlara terk ettik’ gibi bir anlayışı biz kabul etmiyoruz. Doğru da görmüyoruz. Halk barış istiyor, çünkü çözüm istiyor.”

BARIŞIN ŞARTLARI VAR

“Bunun da şartları var. Barışı sadece istemekle de kazanamazsınız” diyen Demirtaş, barışın koşullarını şöyle ifade etti:

“Bir defa karşılıklı, güçlü, güvenilir bir ateşkes sürecine ihtiyaç var. Silahların karşılıklı susması lazım. Güven oluşturabilecek bir sürece ihtiyaç var. İçeriden veya dışarıdan belki üçüncü bir gücün, gözlem gücünün devreye girmesi gerekiyor. Ateşkes de dahil süreci ihlal eden tarafa uyarı yapabilecek, yaptığı objektif gözlemle tarafları uyarabilecek etkili bir güce ihtiyaç var.

ŞEFFAF BİR MÜZAKERE İÇİN İMRALI SİSTEMİ BİTMELİ

Aynı zamanda şeffaf bir müzakere sürecine dönüşe ihtiyaç var. Müzakere yürüten tarafların aleni bir şekilde düşüncelerini kamuoyu ile paylaşabileceği, tarafların ne istediğinin toplum tarafından duyulabileceği bir sürece ihtiyaç var. Bu da Sayın Öcalan’ın koşulları ile ilgilidir. Kendisi tecrit altındayken, İmralı gibi bir tecrit sistemi içerisindeyken şeffaf bir müzakere yürütebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla koşullarının mutlaka değişmesi gerekir. İmralı sisteminin bir defa bitmesi gerekir. Yeni güvenilir, tarafların birbirine güvenebileceği bir müzakerenin başlayacağı koşullar, İmralı koşulları olamayacaktır. Artık bunun herkes tarafından iyi anlaşılması, bilinmesi gerekir. “

SEÇİMLERDEN ÖNCE KARŞILIKLI BİR ATEŞKES OLMALI

“Bu da ancak seçim döneminde sağlıklı, ayakları yere basan karşılıklı bir ateşkes süreci, seçim sonrasında da mutlaka şeffaf bir demokratik müzakere sürecine dönüşle başarılabilir. Başka türlü kalıcı barışa ulaşmak çok mümkün değil.

Yani Tayyip Erdoğan süreç ‘buzdolabına konuldu’ dedi diye, barış sürecinden vaz geçecek halimiz yok. (Erdoğan) Kendini barışın teminatı gibi görmemelidir. ‘Ben istersem barış olur, ben istemezsem barış olmaz’ gibi barış talebini rehin alan, topluma bunu dayatan, bana oy vermezseniz barış da olmaz gibi barışı rehine pozisyonunda tutan bir siyaseti reddetmemiz lazım. Barış bizim elimizdedir. Erdoğan ve AKP’nin elinde değildir. Bunu içselleştirmemiz lazım.”

AB’DEN DAHA GÜÇLÜ ÇAĞRILAR GELEBİLİR

Avrupa Birliği’nden de barış süreci lehine daha güçlü açıklamalar gelebileceğine işaret eden Demirtaş şöyle konuştu:

“(Avrupa Birliği’nin) Yakın zamanda açıklamalarını takip etmek lazım. Tabi ki istikrar ve bir an önce çatışmasızlık konusunda bugüne kadar yaptıkları çağrılar var. Belki bundan sonra Avrupa Birliği’nden daha güçlü çağrılar gelebilir. Gerekirse bu müzakere sürecinin sağlıklı yürümesi için, Avrupa Birliği kurumlarının da sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Muhataplarımız bu konulara kapalı değil.”

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI AVRUPA’DAKİ OYLARLA SEÇİLDİ

Yaklaşan seçimler öncesi Avrupa’daki seçmenlere de seslenen Demirtaş, aktif çalışmaya çağırdı:

“Avrupa’daki seçmenlerimiz bir önceki seçimlerde gerçekten çok etkileyici bir sonuç ortaya çıkardı. Hedefler tam tutturulmasa bile, Avrupalı seçmenler çok heyecanla, şevkle, inançla çalıştı. Ve bugünkü Avrupa Birliği Bakanı aslında Avrupa’dan verilen oylarla milletvekili seçildi. Avrupalı seçmenlerimiz kendi bakanını kendileri zafere taşıdılar. Bunu görmeleri gerekir. Avrupa’da verilen her oyun ne kadar kıymetli olduğunu buradaki halklarımızın, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, kim olursa olsun görmesi lazım. HDP’nin yanında büyük bir başarıya da imza atmak istiyorsak, seçim kampanyasında aktif çalışmak, seçim günü mutlaka sandık başına gitmek ve sandığa sahip çıkmak gerekiyor. Avrupa’daki bütün arkadaşlarımızı partim adına bir kez daha göreve davet ediyorum.”

SEÇİM VE BARIŞ SÜRECİ BİRBİRİYLE BAĞLANTILI

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle bir kez daha barışın en acil ihtiyaç olduğunu vurgulayan Demirtaş, seçim ve barış sürecinin birbirleriyle bağlantılı olduğuna da dikkat çekti.

Demirtaş şöyle noktaladı: “Barış bizim en acil ihtiyacımız. Bu artık çalışmadan, zaferlere ulaşmadan elde edilmesi zor bir hedeftir. Barış sadece çağrılarla, basın açıklamaları ile gelmiyor. Örgütlenmek, barış için mücadele etmek, seçim kazanmak, direnmektir. Barış adına, saldırının olduğu her yerde direnmek gerekiyor.

Ayrıca barış süreci ve seçim sürecinin birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğu görülürse, herkes HDP’ye barış adına oy vermeye ikna etmeli, davet etmelidir. HDP artık barışın, AKP artık savaşın temsilcisidir bu netleşmiştir.”