DBP MYK: Öcalan'ın özgürlük koşulları sağlanmalı

DBP MYK'nin dünkü toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Öcalan'a dönük tecride tepki gösterilen bildirgede, Öcalan'ın özgürlük koşullarının sağlanması ve yine tecride karşı kamuoyunun daha güçlü tepki vermesi istendi.

Bildirgede, Cerablus işgaline de dikkat çekilerek, Türkiye'nin Suriye'deki savaştan çekilmesi gerektiği belirtildi. Soykırım saldırılarına ilişkin halkla dayanışmanın artırılması ihtiyacının olduğuna vurgu yapılan bildirgede, AKP saldırılarına karşı geri çekilme yerine direnişi büyütmenin gerektiği kaydedildi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 28 Ağustos'ta yaptığı toplantının sonuç bildirgesi açıkladı.

'TÜRKİYE SURİYE'DEKİ SAVAŞTAN ÇEKİLMELİ'

"Çatışma ortamı üzerinden bir yılı aşan sürenin sonunda AKP hükümetinin tercihi yeniden savaştır" vurgusunda bulunulan bildirgede, "AKP hükümetinin savaş politikasında ısrarın ve Kürt karşıtlığının bir sonucu olarak Suriye’de Cerablus bölgesini işgal etmesinin bölgede yeni sorunlara yol açacağı kesindir. Türkiye’nin Cerablus işgali esas olarak IŞİD’e karşı değil, IŞİD ile ortaklaşarak, orada demokratik Suriye güçlerinin kazanımlarına yönelik bir operasyon olduğu açıktır. (...) Suriye’de savaşın son bulması ve Suriye halklarının barış içinde yaşamasının yolu Cerablus işgalinden geçmez, aksine Kürt halkı ve Arap halkları başta olmak üzere halkların eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerinin karşılanması ve IŞİD’e karşı amansız bir mücadele yürütülmesidir" denildi.

Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikasının AKP’yi sürekli saldırgan bir ruh hali içinde tuttuğunun ve aynı zamanda, yeni maceraların peşinden koşmasına ve yeni yıkımlara imza atmasına yol açtığının belirtildiği bildirgede, "Bu açıdan bir an önce Türkiye, Suriye’deki savaştan çekilmelidir, Suriye halklarının geleceğine ve özgür iradelerine müdahale etmemelidir" diye kaydedildi.

'TECRİDE DERHAL SON VERİLMELİ'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride değinilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi: "5 Nisan 2015’ten beri Sayın Öcalan’dan hiçbir haber alınmamakta, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmemektedir.  Bu durum kamuoyunda ki endişeyi derinleştirmiştir. Bu yaklaşımın hiçbir hukuki ve ahlaki yönü yoktur. Bu hukuksuz, tahrik edici politikaya karşı kamuoyunun ve demokratik kesimlerin sesini yükseltmesi gerektiğinin aciliyeti bir kez daha ortaya çıkmıştır. AKP’nin tecrit politikasındaki ısrarı, Kürt sorununda barışçıl ve demokratik çözümüne yönelik belirleyici bir rolü olan Sayın Öcalan’ı etkisizleştirme amaçlıdır. Bu amaç Türkiye’deki milliyetçi ve savaş yanlısı güç odaklarını tatmin etme ve desteğini pekiştirmeye yöneliktir. Bir an önce bundan vazgeçilmeli ve Sayın Öcalan’a yönelik tecride son verilmeli, sağlık güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanmalıdır."

'DAHA YOĞUN ÇALIŞMALI VE DAYANIŞMALIYIZ'

AKP’nin yıkım operasyonlarını yürüttüğü şehir ve ilçelerde yasağın kaldırıldığı söylenmesine rağmen yıkımın ve yasağın halen devam ettiğine işaret edilen bildirgede, özellikle Şırnak’ta bu uygulamanın en ağır bir biçimde devam ettiği kaydedildi. Bildirgede, şöyle devam edildi:

"Bu kıyıcı ve faşist uygulamaya bir an önce son verilmesi, Şırnak üzerindeki yasağın bir an önce kaldırılması toplantımızın önemli gündem maddesi olmuştur. AKP hükümetinin ve devletin Kürt halkına yönelik yürüttüğü ağır ve yıkıcı savaşta yasak uygulamalarının devam ettirmesinin tek bir manası vardır; o da Kürtlerin mağduriyetinde ve acılarından, kendi milliyetçi duygularını otoriter ve diktatoryal duygu dünyasını tatmin etmekten öte bir anlam taşımamaktadır" denildi.

Toplantımızda, Şırnak’taki 'sokağa çıkma yasağı'nın kaldırılması ve halkın yaşam anlarına dönmesi için daha yoğun bir çalışmanın yürütülmesinin zorunluluğu üzerinde durulmuş, AKP’nin yarattığı yıkımın sonucunda büyük mağduriyet yaşayan halkımızla dayanışmamızı büyütme, Kardeş Aile Kampanyası'na en güçlü bir şekilde destek vererek yıkıma maruz kalan halkımızın yanında olma ve dayanışmayı güçlendirme kararlılığı ortaya çıkmıştır."

'GERİ ÇEKİLMEK DEĞİL, DİRENİŞİ BÜYÜTMEK GEREKİYOR'

AKP'nin darbe girişimini bahane ederek demokratik çevreleri hedeflediğinin de belirtildiği bildirgede, Özgür Gündem ve Azadiya Welat'a dönük saldırıları örnek gösterdi.
Bildirgede, mücadeleye dair şu mesajlar da verildi: "AKP nin sürdürdüğü baskı ve zor politikalarına karşı demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesini yürütmek tarihi bir görev ve sorumluluktur.  Baskılar karşısında geri çekilmek değil, baskılara karşı demokratik direnişi geliştirmek ve dayanışmayı büyütmek zamanın ruhuna uygun davranış olacaktır.  DBP olarak özgür basına ve demokratik muhalefete karşı geliştirilen baskı politikalarına karşı demokratik direniş mücadelemizin yükseltilerek sürdürülmesi toplantımızda kararlaştırılmıştır. 

Toplantımızın örgütsel gündem başlığında Partimize yönelik geliştirilen baskı politikaları, gözaltı ve tutuklamalar ele alınmış, AKP’nin partimize yönelik saldırgan politikaları karşısında parti il ve ilçe kongrelerimizin gerçekleştirilmesi ve mahallelerde mahalle meclislerinin örgütlenmesinin önemi üzerinde durulmuş ve partimizin örgütlenmesi için daha güçlü bir çalışma pratiğinin hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştır."