DBP: AKP'ye karşı daha güçlü bir duruş sergilenmeli

DBP, MYK toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, AKP'nin darbeci uygulamaları kalıcılaştırmaya çalıştığı vurgulanırken, toplumsal kesimlerin daha güçlü muhalefetle AKP'nin savaş konseptini boşa çıkarabileceği de belirtildi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 27 Eylül’de Amed’de gerçekleştirdiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.

"Olağanüstü Hal rejimi Türkiye’nin umutları üzerine karabasan gibi oturmuştur" diye başlayan bildirgede, binlerce gözaltı, tutuklama ve ihracın yaşandığı, işkencelerin yapıldığı vurgulandı. AKP'li olmayan herkesin hedef alındığının belirtildiği bildirgede, şöyle devam edildi:

"AKP hükümetinin Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik politikasını tümden ezme ve intikam üzerine kurguladığı açığa çıkmış bulunuyor. Yeni İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kürt siyaseti ve Kürtler için acıyı yaşatma çıtasını çok yükseklere koyduklarını kamuoyuna deklere etti. İlk önemli icraatı da halkın iradesi ile seçilmiş 25 belediyemize kayyım atanması oldu.  Darbeci bir zihniyetle halkın iradesini gasp ederek belediyeleri birer güvenlik karargâhına dönüştürmüş bulunmaktadır. AKP bunu kendisi açısından bir zafer olarak addetse de aslında çıkmazını daha da derinleştirmiştir."

'AKP ÇIKMAZA SÜRÜKLÜYOR'

Sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:

"Toplantımızda Batman, Van ve Suruç halkı olmak üzere Kürdistan’ın birçok yerinde kayyıma karşı gösterilen tepkiler önemli bulunmuş, bu temelde tepkileri daha fazla geliştirme kararına varılmıştır. Hükümet tepkileri etkisizleştirmek için yürüyüş, miting, toplantı temelindeki tüm toplumsal buluşmalara yasak getirmiştir; amaç tepkilerin önüne geçmek, kendi gaspçı ve halkın iradesine yönelik darbeci uygulamalarını kalıcılaştırmak ve kurumsallaştırmaktır. 

Bu temelde, son bir aylık süre içerisinde aralarında parti yöneticilerimizin de olduğu yüzlerce yurttaş gözaltına alınmış, 400’e yakın yurttaşımız tutuklanmıştır. Hükümet bu sürede tüm Kürt kurumlarına yönelik sürekli operasyon içinde olmuştur. AKP hükümetinin otoriter, baskıcı, faşizan politikası Türkiye’yi içinde çıkılmaz bir sürece sokmuştur. İçerideki çıkmazı aşmak için Suriye’ye girmiştir. Suriye topraklarının işgali Türkiye’yi rahatlatmayacaktır. Aksine çıkmazı daha da derinleştirecektir. İçte ve dışta savaşa endeksli, savaş temelli çözüm beklentileri ve uygulamalar Türkiye’yi daha büyük felakete sürecektir. MYK’mız AKP’nin savaş iştahına karşı Kürdistan’ın her yerinde halk buluşmaları, toplantılar yapılmasının önemi üzerine kapsamlıca durmuştur. Savaş karşıtı tüm kesimlerin seslerini daha güçlü ve birleşik biçimde ortaya koymalarıyla AKP’nin savaş temelindeki politikaları boşa çıkarılabilir."

'SAYIN ÖCALAN ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride de değinilen bildirgede, şöyle devam edildi: 

"Sayın Öcalan, içten ve dıştan oluşan yoğun tepkiler üzerine kardeşi Mehmet Öcalan ile 18 aydan sonra görüştürülmüştür. Bu görüşme sorunun çözümüne yönelik yeni bir açılım veya tecridi sonlandırma amaçlı olmamıştır. 18 aylık görüşmeden sonra Sayın Öcalan çok kısa bir görüşmede önemli mesajlar vermiştir. Sorunun barışçıl ve demokratik temelde çözümünden yana olduğunu, sorunun çözümüne yönelik projelere ve iradeye sahip olduğunu, eğer hükümette çözüme yönelik bir yaklaşım olursa bu temelde bir sorumluluk üstleneceğini, barış sürecinin kesintiye uğramasının kendisinden ve Kürt tarafından kaynaklanmadığını beyan etmiştir. 

'KÜRT HALKI ÜZERİNDEKİ KIRIM DERİNLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR'

Görüşmeden sonra kamuoyuna deklere edilen bu yaklaşım sonrası AKP hükümeti sorumlu bir davranış ve çözüme yönelik bir tavır içine girmemiştir. Hem Rojava’da, hem de Türkiye’de Kürt iradesine karşı savaş endeksli bir konseptin peşinde koşmuştur. Son dönemlerde AKP’nin Kürt halkına yönelik saldırı konseptinden bağımsız olmadığını düşündüğümüz bazı algı operasyonları ortaya serilmekte ve basına yansıtılmaktadır. Kürt aşiretlerinin İngiliz veya yabancı istihbaratlar ile ilişkiye geçtiği, maddi yardım yapıldığı, silahlandırıldığı yönünde propagandalar yaygın bir biçimde yapılmaktadır. Yakında bir kalkışmanın olacağı yönünde bir algı operasyonu geliştirilmekte. Bundaki amaç, tüm Kürt toplumsal yapısını bastırmak, iradelerini kırmak ve Kürt halkı üzerindeki kırımı derinleşmektir. Toplumsal kesimleri baskılamak ve bu temelde kirli savaşın bir parçası durumuna getirme amacı söz konusu. Bu tür algı operasyonlarına karşı kamuoyunu duyarlı olmaya ve bu temeldeki kara propagandalara inanmamaya çağırıyoruz.  MYK toplantımızda, tecride yönelik bir duyarlılığın geliştirilmesi mücadelesi içinde olunacağının da kararına varılmıştır."

'KAYYUM VE DAYATILAN SAVAŞA KARŞI GÜÇLÜ BİR DURUŞ...'

Kayyum ve AKP'nin dayattığı savaşa karşı daha güçlü bir duruş sergilenmesi gerektiğini de belirten DBP MYK, bildirgenin sonunda şunları ekledi: "Mücadelenin daha güçlü geliştirilmesi için örgütsel alanda da bir toparlanmaya ihtiyaç olduğu vurgulanmış ve bu temelde yakın zaman içerisinde Mardin, Erzurum ve Urfa kongrelerimiz gerçekleşmiş, geri kalan illerde de kongre hazırlıklarının hızlı ve seri bir biçimde yürütülmesi gerekliliği vurgulanmıştır."