ANALİZ

Darbeye 'erken doğum' yaptıran ‘Doppel Agent’ öldürüldü mü?

‘Darbenin bastırılmasında’, CIA'yı ‘atlatarak’, ‘darbeyi en elverişsiz anda ve saatte başlatan’ çift taraflı ajan Öksüz, en büyük rolü oynamıştır. Selvi’nin sözünü ettiği ‘savcı ve hakimler’ bunu bildikleri için Öksüz’ü serbest bırakmışlardır.

Abdülkadir Selvi birkaç gündür, bana kalırsa, şimdiki rejimin meşruiyetini kökten sarsacak yazılar yazıyor.

Bu yazılardan çıkan sonuç şudur: Erdoğan rejimi, 15 Temmuz’da, kendi ordusuna ve devletine karşı bir ‘komplo’ yapmıştır.

Anlatayım:

Abdülkadir Selvi’ye göre, Adıl Öksüz, Akıncılar üssündeki tek sivildi ve ‘hava kuvvetleri imamı’ diye biliniyordu. Selvi’nin onun hakkında yazdığı ilk yazısının ilk cümlesi şöyle: “Generaller yakalandı ama o bir türlü yakalanamıyor.”

Aslında Adil Öksüz yakalanıyor. İki gün tutuluyor. Sonra Adil Öksüz, herkesi tutuklayan Sulh Ceza Hakimliği tarafından serbest bırakılıyor.

Ve elbette ‘kayıplara’ karışıyor.

Abdülkadir Selvi ikinci yazısında şöyle diyor:

“Adil Öksüz etrafındaki sis perdesinin artmasının nedeni sadece bunlar değil. 

Adil Öksüz yakalanamıyor mu, yoksa korunuyor mu sorusu geçerliliğini koruyor. 

Önemli bir kaynaktan kulağıma gelen yeni bir soruyu daha eklemek istiyorum. 

Adil Öksüz, aynı zamanda önemli bir istihbarat servisinin elemanı mı? 

Büyük abi adına çift taraflı çalışan biri miydi?”

Selvi ağzından çok tehlikeli bir ‘enformasyon’ kaçırmıştır: Selvi’nin şu ‘çift taraflı çalışma’ ifadesi üstünde odaklanalım.

Bu ifadeye göre, Adil Öksüz, ‘Doppel Agenttir’ Hem CIA’ye, hem de MİT’e çalışan ‘çift taraflı ajan…’

Ve bu ‘çift taraflı ajan’, büyük olasılıkla, darbeyi ‘en elverişsiz günde ve en elverişsiz saatte’ başlatan ‘birinci darbecidir.’

Gülen’in ve CIA’nın yanından bir gün önce Türkiye’ye gelmiş, ‘Darbenin’ başına geçmiştir. Ve ‘devrilecek olan’ Erdoğan’ın ‘nerede olduğunun bile bilinmediği’ bir günde ve saat 03.00’te başlayacak olan darbeyi saat 22.00’de, Akıncılar üssünde düğmeye basarak başlatmıştır.

Selvi’nin yazılarından ortaya çıkan ‘asıl gerçek’ bana göre budur.

Selvi’nin bu iki yazısından iki hafta kadar önce ANF’de yayınlanan yazımda, şöyle demiştim:

‘’Sorunuz: Bu ‘darbeciler’-ki aralarında Erdoğan’ın burnunun dibinde duran yaverler de var- asıl hedef aldıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘makamında’ ya da ‘evinde’ olmadığı, hatta ‘nerede olduğunun bile bilinmediği’ bir günde ve saatte neden darbe düğmesine bastılar? 

Darbe sonrası gelişmeler, düğmeye ‘AKP derin devletinin’ bastığını gösteriyor. Büyük olasılıkla, 15 Temmuz darbesine sürüklenenlerin başında AKP derin devletinin ‘adamı’ bulunmaktadır. 

Sahi? Kim bu darbenin ‘birinci adamı’? 15 Temmuz günü ‘başlayın’ emrini veren ‘ilk kişi’ kim?

Bilen var mı?

Bilemezsiniz. Çünkü bu ‘birinci adam’ AKP’nin derin devletinin sisli koridorlarında, çoktan kayıplara karıştı bile.”

Şimdi Selvi de bize, ‘Adil Öksüz’ün kayıplara karıştığını’ anlatırken, darbenin altındaki gerçeği gözler önüne sermiş bulunuyor.

Bu satırlar, ‘heyecan’ olsun diye yazılmıyor. Şu anda sürmekte olan Erdoğan darbesinin, aslında 15 Temmuz günü, başında Adil Öksüz’ün bulunduğu bir ‘komplo’ ile bizzat AKP derin devleti tarafından gerçekleştirildiğini kanıtlamak için yazılıyor.

Bütün tutuklanan generaller, subaylar, erler ve askeri öğrenciler, yüzbini artık aşan ve çoğu tutuklanan hakimler, öğretmenler, memurlar, kısaca devlet içinde Erdoğan rejimine muhalif olan herkes, 15 Temmuz günü, oyuna getirilmiştir. Nasıl Ergenekoncular, ‘planlayıp, vazgeçtikleri darbe’ yüzünden ‘kumpasa’ geldiyseler, şimdiki darbeciler de, ‘planladıkları, ancak kendi iradeleri dışında başlattıkları darbe’ yüzünden ‘kumpasa’ gelmişlerdir.

‘Darbenin bastırılmasında’, CIA'yı ‘atlatarak’, ‘darbeyi en elverişsiz anda ve saatte başlatan’ çift taraflı ajan Öksüz, en büyük rolü oynamıştır. Selvi’nin sözünü ettiği ‘savcı ve hakimler’ bunu bildikleri için Öksüz’ü serbest bırakmışlardır.

Belki de ‘serbest bırakarak Öksüz’ü kaybetmişlerdir.’

Çünkü ‘komplonun’ en büyük şahidi de, bu komplodaki birinci derecedeki rolüyle işte bu Adil Öksüzdür…

Şöyle bir düşünün: Öksüz konuşsa ve… Darbenin bizzat AKP derin devleti tarafından ‘başlatıldığı’ ortaya çıksa ne olur?

Şu anda yürütülen akıl almaz kitlesellikteki tasfiyelerin en küçük bir meşruiyeti kalmaz ve rejimin kendisi meşruiyetini tümüyle kaybeder.

Ben diyorum ki, Adil Öksüz büyük olasılıkla ebediyen ‘kaybolacaktır.’