Cumartesi anneleri, Ahmet Şen’in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 601’inci eylemlerinde, Ekim 1994'te gözaltında kaybedilen 80 yaşındaki Ahmet Şen akıbeti sorarak, Şen dosyasında ceza adaletinin sağlanmasını talep etti.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için sürdürdükleri adalet arayışlarının 601'inci haftasında da Galatasaray Meydanında bir araya geldi. Oturma eylemine CHP İstanbul Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu ile Sanatçı Ferhat Tunç da destek verdi. 

"Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankartı açan ve üzerine kırmızı karanfiller bırakan Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. 

Bu hafta Ekim 1994'te gözaltında kaybedilen 80 yaşındaki Ahmet Şen'in akıbeti soruldu. 

Eylemde konuşan gözaltında kaybedilen Fehim Tosun'un eşi Hanım Tosun, kapatılan televizyon ve radyo kanallarına dikkat çekerek, "Bizim sesimizi dünyaya duyuran belli sayıda basın var. Sizler bu ülkeyi nereye götürüyorsunuz? Özgür basından bahsediyorsunuz ama nerde bahsettiğiniz özgür basın" dedi. Basına yönelik baskıları kınayan Tosun, "Hiç kimse Cumartesi Annelerinin sesini kısamaz" diye konuştu.

Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in ağabeyi İrfan Bilgin de kapatılan basın yayın kurumlarına dikkat çekerek, "Basından neden bu kadar korkuyorsunuz? Sizin kirli, gerçek yüzünüzü ortaya çıkardığı için mi korkuyorsun? Ne yaparsanız yapın gerçekler açığa çıkacaktır" ifadelerini kullandı. Bilgin, Meclis'in bugün "Irak-Suriye Tezkeresi"ne ilişkin alacağı karara da işaret ederek, "Parmaklarınız savaş için kalkmasın, parmaklarınız savaşın önüne set olmak için kalksın" dedi.

Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren de basına yönelik baskıları kınayarak, "Bizler haber yazmaya, gerçekleri kamuoyuna iletmeye devam edeceğiz. Kapatılan radyolar için dışarıda ses olacağız. Televizyon ve gazeteler için de duvarlara yazmaya devam edeceğiz. Korkmuyoruz bu karanlığı yırtacağız" diye ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise milletvekillerine seslenerek "Savaş için değil barış için çalışalım" dedi.

Eylemde bu haftanın basın açıklamasını İHD Yöneticisi Evrim Baykondu okudu. Baykondu, OHAL ile birlikte yaşanan hak ihlallerine ve yaşananlara işaret ederek, "15 Temmuz darbe girişimi bastırıldığı ve bugün yakın tehlike emaresi bulunmadığı halde, OHAL ilan etmeyi, OHAL'in uzatılacağı açıklamasını haklı ve meşru görmüyoruz" diyerek iktidarın kendi rejimini inşa için OHAL'i kullandığını söyledi. Geçmiş OHAL koşullarında Güçlükonak ve köylerinde ağır baskı ve koruculuk dayatmalarının olduğunu dile getiren Baykondu, "80 yaşındaki Ahmet Şen ve ailesi de bu baskı ve dehşet ortamında yaşıyordu. Şen ailesi evi top atışının hedefi olmuş, eşyalarını kurtarmak için sakladıkları mağara ateşe verilmiş ve evlerini terk etmek zorunda kalmışlar" dedi.

1994 Ekim ayında Güçlükonak’ın Bulmuşlar köyünde camideyken iki kişi ile birlikte Şen'in korucu ve askerlerce gözaltına alındığını söyleyen Baykondu, "İki kişi serbest bırakıldı ama Şen 'Diyarbakır'dan isteniyor" denilerek karakoldan götürüldü. Ailenin bütün başvurularına rağmen bir daha kendisinden haber alınamadı" diye belirtti. Ailenin 2009'da Cizre Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu aktaran Baykondu, suç duyurusu üzerine soruşturma açıldığını ancak bu soruşturmanın etkin bir soruşturma olmadığını söyledi.

Baykondu, 22 yıldır akıbeti gizlenen, failleri korunan Şen dosyasında ceza adaletinin sağlanmasını talep etti.

Eylem, açıklamanın ardından sessiz bir şekilde son buldu.