GÖRÜNTÜLÜ

Çelebi: Referandum süreci meşru değildir

Diyalog Grubu üyesi Süleyman Çelebi, baskı ortamında referandum sürecinin bir meşruiyetinin kalmadığını belirterek; ‘’Ancak “Hayır” iradesini başarıya ulaştırmaktan başka çaremiz de yok” dedi.

Süleyman Çelebi, eski partisi CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini destekleyerek yürütülen “Hayır’’ kampanyasına zarar verdiğini söyledi. Kürdistan’da yürütülen savaşa da değinen Çelebi, devletin bunlar bir sonuç alamadığını ve çözüm sürecinin yeniden başlaması gerektiğine dikkat çekti. 

DİSK eski Genel Başkanı, önceki dönem CHP Milletvekili ve şimdi Diyalog Grubu içerisinde çalışmalar yürüten Süleyman Çelebi, Kürdistan ve Türkiye genelinde yürütülen saldırılar ve çözüm sürecine ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

‘ÜLKEDE TÜM FARKLI GÖRÜŞLER BLOKE EDİLMİŞ DURUMDA’

Referandum sürecinde “Hayır” kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gelinen aşamada Türkiye’de önemli bir süreç yaşanıyor. Tabii ki tutuklanan milletvekilleri, belediye eş Başkanları ve gazeteciler var. Demokrasi mücadelesi veren, kendisini sosyal medyadan ifade etmek isteyen insanlar büyük bir baskı altında bulunuyor. Düşünün ki; yedi yıl önce atılan sosyal medya mesajları yüzünden bugün insanlar tutuklanıyor. Bu durum tabii ki hukukun ne aşamaya geldiğini gösteriyor. Şu anda bana “Türkiye’nin birinci sorunu nedir?” diye sorsanız; hukuksuzluk derim. Hukukun, adaletin, temel hak ve özgürlüklerin bittiği noktadayız. 

Farklı görüşler tamamen bloke edilmiş durumda. Farklı görüşleri olan insanlar “Terörist” ilan ediliyor. Bu şartlar altında referanduma hazırlanıyoruz. Bu şartlar altında bir referandum ne kadar sağlıklı olur? Referanduma gidip, referandumda farklı tercihleri olanları baskı altına aldığınız da ortaya çıkacak sonuç kimse açısından kabul edilebilir olamaz. 

‘FARKLI BİR BASKI UYGULANACAĞINI DEVLETİN TALİMATLARINDAN BİLİYORUZ’

Bahsettiğiniz baskıların Kürt bölgelerine yansıması nedir?

Bütün göstergeler OHAL’in bölgeye farklı yansıdığını gösteriyor. Ancak insanlar bugün nerede olursa olsun büyük bir baskı altında -ki farklı düşünüyorsa hepsine benzer bir baskı uygulanıyor. Düşünün eskiden MHP’de milletvekilliği yapmış Meral Akşener, Çanakkale’de bir otele gidiyor, burada konuşma yapmak istiyor ama polis elektriği kesiyor ve oteli basıyor. Kastamonu’da kaymakam vatandaşı ‘’‘Hayır’ derseniz, bir daha hiçbir hizmet beklemeyin’ diyerek tehdit ediyor. 

Bütün bu süreçlere bakıldığında “Hayır” diyecek kelimeler blokaj altında. Bölgenin bu süreci daha zor yaşayacağını bizzat devletin ağzından muhtarlara verilen talimatlardan biliyoruz. Talimatlar içerisinde muhtarlara, “Ya ‘hayır’ der teröre destek verirsiniz ya da ‘evet’ diyerek bizim yanımızda olursunuz” deniyor. 

HDP VE DBP’ye yönelik operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kürtler bu sürecin en önemli aktörlerinden dolayısıyla Kürtlerin temsilcilerine yönelik operasyonlar tabii ki bölgede devam eden kampanya ve çalışmaları etkileyecektir. HDP ve DBP’ye yönelik baskılar bölgeden “Hayır” çıkmasını engellemeye yönelik olarak gerçekleştiriliyor. Bu yüzden bölgenin bu süreçte daha fazla baskı altında tutulacağını da belirtmek gerekiyor.  

‘GÖÇ NEDENİYLE BİRÇOK İNSAN OY KULLANAMAYACAK’

Kürdistan’da özyönetim alanlarına yönelik devlet saldırıları nedeniyle yoğun bir göç de yaşandı, bu konuda neler söyleyeceksiniz? 

Kürt illerinde hendeklerle birlikte yaşanan savaşta 600 bin civarında insanın buradan göç ettiğini biliyoruz. Bu göçlerin de referandum sürecinde buradan çıkacak oranları etkileyeceğini düşünüyorum. Bu insanların çoğu gittikleri yerlerde oy kullanamayacak, referanduma katılamayacaklar. Bu insanların oy kullanması ile ilgili bu sorun söz konusu. İradesini kullanamayacak olan bu insanların sayısı, yaklaşık yüzde iki düzeyinde bir orana tekabül ediyor. İnsanların seçme ve seçilme hakkı elinden alınmış. Bir defa bunun çözülmesi lazım. 

‘AÇIK SEÇİM, GİZLİ SAYIM SÜRECİNE GİRİLMİŞTİR’

O halde bu şartlar altında bir referandum yapılmalı mı?

Bu süreç düşünüldüğünde kesinlikle referandumun meşru olmadığını söyleyebilirim. ‘Gizli oy, açık sayım’ ilkesinin yok edildiği, ‘açık oy, gizli sayım’ aşamasının yaşanacağı bir süreç yaşıyoruz. Ortaya çıkacak sonuçların meşruluğu mutlaka tartışılacaktır. Bu toplum bir gün mutlaka doğru hattı bulacaktır ama bu iradeyi karartan ve etkileyen bir yaklaşımla ortaya çıkacak olan sonuç meşru değildir. Bir daha söylüyorum açık seçim gizli sayım sürecine girilmiştir.  

Ancak, tüm bu tabloya rağmen bizim “Hayır’ı büyütmekten başka seçeneğimiz yoktur. Mevcut durumda başka bir alternatif yok, birlikte bu süreci tüm zorluklarına rağmen yürütmek ve başarmak zorundayız. Bugün susmamamız lazım, tüm bu tabloya rağmen direnmemiz gerekiyor.   

‘CHP, ‘’HAYIR’’ TERCİHİNE ZARAR VERDİ’ 

HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin tutuklu olmasının “Hayır” cephesini olumsuz etkilediğini belirttiniz. Bu sürecin CHP’nin de destek verdiği dokunulmazlıkların kaldırılması ile birlikte yaşandığını düşünecek olursak, ne söylemek istersiniz?

Çok açık, bu dokunulmazlık sürecinin doğru olmadığını o zaman da bir irade olarak çok net ifade edenlerden birisiyim. Parti içinde milletvekilleri, parti meclis üyeleri ve birçok düzeyde yer alan arkadaşlarımız bunun yanlış olduğunu ifade etti, oylarını da zaten kullanmadı. Ama bugün için birbirimizin kurdu olmadan, birbirimizle ilgili eksikliklerin giderilmesini zamana bırakacağımız bir süreç. Yaşanan yanlışların eleştiri-özeleştiri süreçleri olacaktır. Ama bugün için hepimizin “Hayır” konusunda ortak irade oluşturması lazım. 

‘ÇÖZÜM SÜRECİNE DÖNÜLMELİ’

Bir buçuk yıldır yürütülen savaş nasıl sonlanır?

Şunu net ifade etmek istiyorum. Artık süreç şiddetle çözülmeyecek, bugün diyalog süreci olarak adlandıracağımız sürecin derhal başlaması lazım. Başbakan Yardımcısı “İş işten geçti” diye açıklama yapıyor. Bu doğru değildir, hiçbir zaman barış süreci için geç değildir. Türkiye için tek yol çözüme dönmek ve barış sürecini yeniden başlatmaktır.