Türkiye, Rusya savaş uçağını düşürdü. Bu haber bütün dünyayı salladı. 

Rusya ısrarla Türkiye hava sahasının ihlal edilmediğini söylüyor. Türkiye ise ‘angajman kuralları’ gereği uçağı vurduğunu ileri sürüyor.

Şuan bu iddiaların hangisinin doğru olduğunun bir önemi yok.

Önemli olan, Suriye’de ‘teröre karşı mücadele eden’ Rusya’nın uçağının düşürülmüş olmasıdır.

İki pilotunda paraşütle atlarken yerdeki ‘Türkmen gruplar’ tarafından ateş altına alınması ise, krizi daha derinleştiren bir faktör olacaktır. Bu ‘Türkmen grupların’ kimler olduğu ise bir sır değil.  

Rusya, yaklaşık iki aydır, daha çokta, Türkiye’nin Suriye’de desteklediği gruplara karşı aktif  hava saldırısında bulunuyor. Bu saldırıların hedefinde DAİŞ olduğu kadar, Türkiye’nin ‘ılımlılar’ listesine koyduğu El-Nusra, Ahrar-şam gibi örgütlerde var.

Ancak Türkiye’yi en çok rahatsız eden şey ise, Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgenin de hedef alınması oldu. Bu bölgede, Türkiye’nin desteklediği gruplar bulunuyor. Bu gruplar içinde Kafkaslarda Rusya karşı savaşmış ‘düşman grupların’ olması, Rusya’nın bu alanlar üzerinde yoğunlaşmasına yol açıyor. Türkiye ise, son birkaç yılda Suriye’de kaybettiği inisiyatifi bu gruplar eliyle geri almak istiyor. Burada ‘tampon bölge’ oluşturmak için çabalıyor.

Rusya bu vuruşlarla, Türkiye’nin Afrin-Kobenê-Halep üçgenindeki planlarını boşa çıkarıyor.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, uçağın düşürülmesine ilişkin yaptığı açıklamada, ‘sırtımızdan hançerlendik’ dedi. Türkiye’yi ‘terör işbirlikçisi’ olmakla itham etti.   

Putin “IŞİD'in eline petrol ticareti sayesinde milyarlarca dolar geçiyor. Teröristlerin elindeki bölgelerden büyük miktarda petrol ve petrol ürününün Türkiye'ye gittiğini uzun zamandır biliyoruz. Buradan terörist grupların eline büyük paralar geçiyor. IŞİD buna ek olarak bir dizi ülkenin ordusu tarafından da korunuyor. Bu da, DAİŞ militanlarının insanları en acımasız yöntemlerle nasıl öldürebildiklerini ve Avrupa'nın kalbinde nasıl terör saldırıları düzenleyebildiklerini açıklıyor” diyerek, Türkiye’yi açıkça DAİŞ’e destek sunmakla suçladı. Türkiye’nin üye olduğu NATO’ya da mesaj vermiş oldu. Ve Türkiye’yi Paris katliamın arkasında duran güçlerden saydı. 

Bundan da öte Putin, bir anlamda geçen günlerde Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı G20 zirvesinde ‘DAİŞ’i destekleyen G20 üyeleri var’ tezini devam ettirdi.

Uçağın düşürülmesi, NATO çevrelerinde de tartışılıyor. NATO üyesi ülkelerin bir bütün olarak ‘Türkiye’nin araksındayız’ açıklaması yapması bekleniyor.

Ancak NATO üyesi tüm ülkelerin DAİŞ ve benzeri güçlere karşı hava saldırısı yapan bir Rus uçağının düşürülmesinden pekte memnun olduklarını söylemek çok zor.

Özelliklede 13 Kasım Paris katliamın yarattığı ağır baskı altındaki Avrupa kamuoyunun bu ikilemde Rusya’nın yanında duracağını söylemek çok zor bir tahmin olmasa gerek. 

Rusya uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi-ki Rusya, uçağın 4 km Türkiye sınırından uzakta olduğunu söylüyor-Putin’e geri adım attıracağını düşünenlerde yanılıyor. ‘Putin’e anladığı dilden cevap verdik’ diyenler ne kadar yanıldıklarını önümüzdeki günlerde görecekler.

Bu ayakları yere basmayanlara ABD başkanı Barack Obama’nın Rus meslektaşı Putin ile Suriye konusunda bir uzlaşı içinde olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Sadece Suriye’de değil küresel çapta bir bela haline dönüşen DAİŞ ve benzerlerinin tasfiyesi için gerekirse eski bir müttefik belki gözden çıkarılmaz, ama DAİŞ karşıtı koalisyondan Türkiye’nin ciddi bir uyarı alacağı kesin gibi. 

Bu uyarının çok gecikmeyeceği gözüküyor. Çünkü dünya Türkiye’nin Rusya uçağını düşürerek ne yapmak istediğini ‘bilmiyor’ veya bilmemiş gibi yapıyor.

Tıpkı Putin’in ironi yaparak ‘Türkiye, Rus uçağının düşürülmesinden sonra hemen Rusya ile iletişim kurmak yerine, sanki uçağı Rusya düşürmüş gibi NATO’ya başvurdu. Türkiye ne istiyor? NATO’yu IŞİD’in hizmetine sunmayı mı?” dediği gibi.

Bu düşen uçak Türkiye’nin başını çok, ama çok ağrıtacak.