Bu kampanya yerde kalmaz

Suruç'ta AKP destekli faşist DAİŞ çetesinin katliam saldırısına maruz kalan SGDF'liler, dayanışma ile yaralarını sarıyor. Her gün yaralı arkadaşlarını ziyaret eden SGDF’li gençler, şehit ailelerini de yalnız bırakmıyor, acılarını paylaşıyor.

Suruç'ta AKP destekli faşist DAİŞ çetesinin katliam saldırısına maruz kalan SGDF'liler, dayanışma ile yaralarını sarıyor. Her gün yaralı arkadaşlarını ziyaret eden SGDF’li gençler, şehit ailelerini de yalnız bırakmıyor, acılarını paylaşıyor.

Şehitleri yaşatmak için Türkiye'nin birçok kentinde anıt, kütüphane, duvar resmi gibi çalışmaları yapmayı planlayan sosyalist gençlerin, Kobanê ile dayanışma kampanyası için mesajı: Bu kampanya yerde kalmaz.

Rojava devrimi ile dayanışmak için yüzlerce gencin aktif olarak katıldığı bir kampanya örgütleyen ve Suruç'ta devletin hedefi olan SGDF kimdir? Nasıl bir örgüt? Ne zaman kuruldu? Kimler SGDF'ye üye olabilir? Bugüne kadar neler yaptı? Neden hedef seçildi? "Kobanê'yi inşa" kampanyasına devam edecek mi? Bundan sonra neler yapacak?

Bu sorulara SGDF çalışmasını yürüten Şerife Erbay, İlke Başak Baydar ve Okan Danacı yanıt verdi. Erbay ve Baydar, 20 Temmuz katliamından yaralı olarak kurtuldu.

19 KENTTE ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR

Sosyalist gençlerin verdiği bilgiye göre, bugün 19 kentte çalışma yürüten SGDF, 2004 yılında birçok kentte kurulan derneklerin ardından federasyon olarak ilan edildi.

Şerife Erbay, 2004 yılında kurulsa da, çalışmanın 1994 yılına dayandığını hatırlattı, "SGDF öncesinde Özgür Gençlik olarak çalışma yürütüyorduk" dedi.

SGDF, Türkiye'de üniversite, lise, işçi ve işsiz gençlik alanında çalışma yürütüyor. Ancak ağırlığı üniversiteli gençler oluşturuyor. Kendini akademik ve demokratik gündemlerle sınırlamıyor, halkların, özgürlük, barış, eşitlik taleplerini sokakta sahipleniyor.

İlke Başak Baydar, SGDF'yi antikapitalist, antifaşist gençliğin örgütlendiği, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükselttiği bir mevzi olarak tanımladı ve ekledi: "Fiili meşru mücadeleyi benimseyen kendini burjuva devletin yasal sınırları içine hapsetmeyen bir örgüt. Gençliğin akademik, demokratik, politik hak arayışını yükseltebileceği bir gençlik mevzisi."

Türkiye merkezli örgütlenen SGDF, meclis tipine dayalı bir örgütlenme biçimi. Sosyalist gençler, örgütlendikleri her kentte meclisler kuruyor ve yürütmelerini oluşturuyor, il meclisleri ve genel meclisler ile yürütecekleri çalışmaların kararını alıyor.

HERKES İÇİN BİR OKUL

Okan Danacı, SGDF'nin aynı zamanda gençlerin sosyalist aydınlanmasının bir merkezi olduğu görüşünde: "Hepimiz için bir okul SGDF."

Federasyonun adında "sosyalist" kelimesi var. Şerife Erbay, ancak buna rağmen özellikle kampanya çalışmalarının olduğu dönemlerde kendisini sosyalist olarak tanımlamayan gençlerin de çalışmalara katıldığını anlattı ve örnekler verdi: "Örneğin, bir futbol takımının taraftarı. SGDF'nin çağrısına uyarak geliyor. Ya da Müslüman bir genç. Böylesi örnekleri çokça yaşadık."

İlke Başak Baydar'a göre ise "Sosyalizm mücadelesi, ezilenlerin diğer bölüklerinin mücadelesi ile buluşmak için çok elverişli bir zemin sunuyor. Emperyalist küreselleşme dönemi bunun zeminini daha fazla hazırlamış durumda.”

EŞ BAŞKANLIK SİSTEMİ UYGULANIYOR

SGDF, eş başkanlık sistemini uygulayan tek gençlik örgütü. İlke Başak Baydar, eş başkanlık sisteminin yanı sıra genç kadınların örgütlenmesi çalışmalarını yürüttüklerini ve dernek içinde örgütsel mekanizmalarda varlığını güvenceleyen pozitif ayrımcılık ve kota gibi ilkeleri uyguladıklarını anlattı ve ekledi: "Kadın özgürlük mücadelesinin çeşitli özneleri ile birlikte kadın cinayetlerine, taciz ve tecavüze karşı yürütülen mücadelede yer aldık. Genç kadınların kendi öz örgütlülüğü yaratması için adımlar atıldı. SGD'li kadınlar olarak ayrıca Özgür Genç Kadınlar olarak ayrı bir örgütlenme içinde varız."

TERSANELERDEN ROBOSKÎ'YE UZANAN BİR MÜCADELE

SGDF, 2004 yılından bu yana neler yaptı?

Okan Danacı, örneklere geçmeden önce mücadele anlayışlarını özetledi: "Federasyonumuz mücadelesini üniversitelerle sınırlamıyor. Politik mücadelenin ihtiyacına göre konumlandırıyor. Türk ve Kürt gençlerinin birleşik gençlik mücadelesini, halklar arasında kardeşlik köprüsünü inşa etmek istiyoruz."

Danacı'nın verdiği bilgiye göre, bu kapsamda "Kardeşimsin Dicle" kampanyası yapıldı. Batı'dan üniversite öğrencileri Amed’e giderek, Dicle Üniversitesi'ni "kardeş üniversite" ilan etti. SGDF, gençlik örgütleri ile birlikte Zap'a kardeşlik köprüsünün inşasında yer aldı. Roboskî katliamına "Roboskî için adalet" sloganıyla yanıt verdi. Katliamın yıl dönümünde "Adalet için Roboskî'ye" diyerek, köye gitti.

Sosyalist gençler anntiemperyalist mücadelenin de parçası oldu, ABD'nin Kürecik'e kurduğu füze kalkanına karşı eylem yaptı, '68 önderlerinden Sinan Cemgil anısına fidanlar dikti.

Üniversiteli gençliğin mücadelesini işçi sınıfının mücadelesi ile birleştirmek için Tuzla tersanelerindeki greve destek verdiler, üniversiteli gençliği grev alanlarına taşıdılar. Üniversitelerde işten çıkarmalara, soruşturmalara karşı direnişler, eylemler örgütlediler. Öğrencilerin barınma hakkı mücadele ettiler.

En son da "Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz" sloganıyla Kobanê'nin yeniden inşa edilmesi sürecine katılmak istedi.

İKİ ESKİ ÜYELERİ ROJAVA'DA ŞEHİT OLDU

Okan Danacı, 4 Nisan'da yaptıkları genel kurulda, bu yıl yaz kampı yerine Kobanê'ye giderek inşaya katılma kararı aldıklarını hatırlattı ve ekledi: "Bu karar Rojava devrimi ile kurduğumuz ilişki ile ilgili. İlk günden itibaren bu devrimin bir parçası olduğumuzu, savunduğumuzu söyledik. Eski üyelerimiz Emre Aslan ve Sinan Sağır Rojava devrimini savunurken ölümsüzleşti. Pratik olarak da inşa sürecine katılmak, devrimi solumak istedik. Politik tutumumuzu pratiğe geçirmek istedik. Gezi'nin çocukları ile Rojava devrimini kucaklaştırmayı amaçladık."

"Böyle bir katliam bekleniyor muydu?"

Bu soruya uzun bir sessizlikten sonra yanıt İlke Başak Baydar'dan geldi: "Seçimlerden hemen önce AKP'nin kendini savaş düzenine göre kurduğunu görüyorduk. Ayrıca kampanya sırasında da engelleme, taciz ve baskılarla karşılaştık. Bu engellemelere rağmen yola çıktık. Katliam bu coğrafyanın yabancısı olduğu bir şey değil. Acılıyız, öfkeliyiz ama şaşkın değiliz. Devletin saldırılarını, katliamcı yüzünü biliyoruz ancak bu kadar alçakça, vahşice bir saldırıyı beklemiyorduk."

SGDF'nin özel olarak hedeflendiğini belirten Baydar, "Rojava devrimi ile kurduğumuz ilişki nedeniyle böylesine vahşi bir katliama maruz kaldık" dedi.

ÖNCE YARALARIMIZI SARACAĞIZ

Bundan sonra neler yapılacak?

Bu soruya yanıtı Şerife Erbay verdi: "Ciddi bir yara aldık. Önceliğimiz dayanışma ile yaralarımızı sarmak. Yaralılarımızı iyileştirmeye, şehit ailelerimizin acılarını paylaşmaya çalışıyoruz. Örgütlenmemizi güçlendirmemiz gerekiyor. Ayrıca 32 arkadaşımızı aramızdan alan katliamın sorumlularının açığa çıkartılması için çalışma yürüteceğiz. Şehitlerimiz ile Rojava devrimi arasında köprü kuracağız bu kez. Onları yaşatmak için kütüphaneler, anıtlar açacağız, duvarlara resimlerini çizeceğiz, amfilere isimlerini vereceğiz. İlk gün, 'Bu kampanya yerde kalmaz' dedik. İlk elden bunları yaparak devrimi savunacağız. Ancak elbette biz, daha sonra yine Kobanê'ye gideriz.”