Türk Adalet Bakanı tarafından yapılan açıklamanın aldatıcı olduğunu vurgulayan Bayık, Öcalan üzerindeki tehlikeyi önlemek için herkesin harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Med Nuçe Televizyonunda yayınlanan ‘Özel Program’a konuşan Bayık, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ilişkin yöneltilen sorulara şu yanıtları verdi:

ÖNDER APO DEMOKRASİYİ, ÖZGÜRLÜĞÜ TEMSİL EDİYOR

Bir diğer önemli husus Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın durumu. Kürtler mutlaka görüşmesini talep ettiler. Adalet Bakanı da bu baskılar üzerine; Sayın Öcalan’ın durumunun gayet iyi’ olduğu, şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklama tek başına sizi tatmin ediyor mu, yeterli bir cevap mı?

Adalet Bakanı elbette ki böyle bir açıklama yapacak. Başka türlü bir açıklama yapması beklenemezdi. Hiç kimse Adalet Bakanı’nın bu açıklamalarına aldanmamalı. Herkes Önder Apo'nun üzerinde tehlikenin daha da büyüdüğünü görmelidir. Bu tehlikeyi önlemek için harekete geçmelidir.

TEHLİKE ARTMIŞTIR

Önder Apo’yu korumak sadece Kürtlerin görevi değildir. Bütün Türkiye’deki demokrasi güçlerinin görevidir. Uluslararası alanda demokrasi ve özgürlüğe bağlı olduğunu söyleyen güçlerin görevidir. Önder Apo Türkiye’yi demokratikleştirmek, Kürt sorunu dahil bütün sorunları demokratik yolla çözmek, bu temelde Ortadoğu’yu demokratikleştirmek savaşı, çelişkileri, düşmanlıkları, katliamları ortadan kaldırmak isteyen bir Önderliktir. Dolayısıyla demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesin savaşa, katliamlara, düşmanlıklara karşı olanların Önder Apo’ya sahiplik yapmaları gerekir.

Türkiye’de siyaseti belirleyen iki önemli kişi var. Biri Erdoğan, biri de Önder Apo’dur. Mücadele bunlar arasında geçiyor. Önder Apo, demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti temsil ediyor, sorunları demokratik yoldan çözmeyi esas alıyor, bunun çabasını yürütüyor, bunun öncülüğünü yapıyor. Erdoğan ise faşizmin öncülüğünü yapıyor. Erdoğan demokrasiyi, özgürlüğü katlediyor. Halkları, kültürleri, inançları ve dinleri katlediyor. Sadece Kürtlere ve Türkiye’ye değil Ortadoğu’ya savaş, zülüm, baskı, katliam getiriyor. Savaş da bu çelişkiden ortaya çıkıyor.

Türkiye’de, Ortadoğu’da Önder Apo'nun çizgisi mi egemen olacak, yoksa Erdoğan’ın faşist çizgisi mi egemen olacak. Bunun kavgası yürütülüyor. Onun için daha yol yakınken özgürlükten, demokrasiden yana olan güçlerin Önder Apo'nun sağlığına, güvenliğine ve özgürlüğüne sahip çıkmaları gerekiyor. Bu kendilerinin özgürlüğüne geleceğine sahip çıkmaları anlamına geliyor.

Mevcut durumda Önder Apo'nun üzerinde büyük bir tehlike var. Çünkü Önder Apo, HDP şemsiyesinde bütün demokrasi güçlerinin parlamentoya girmesini ve bu temelde Türkiye'nin demokratikleşmesini istedi. Demokratik bir cumhuriyet olmasını istedi. Ama Erdoğan şimdi HDP’yi parlamento dışına itiyor, belediyelere el koyuyor. Önder Apo üzerinde zaten tecrit içerisinde tecrit uygulanıyor. Çünkü büyük engel olarak Önder Apo'yu görüyor. O açıdan Önder Apo'nun üzerindeki tehlike eskiye göre kat be kat artmıştır. Önder Apo’dan herhangi bir bilgi yok. Bütün demokrasi güçlerinin bir an önce ailesinin ya da avukatlarının gidip Önder Apo’yu görmelerini sağlaması gerekiyor. Bu yönde mücadele yürütmeleri gerekiyor.

ULUSLARARASI GÜÇLER DE SORUMLUDUR

Demokrasi güçleri kadar birazda komploda yer alan küresel güçler de Sayın Öcalan’ın durumundan sorumlu değil mi? Çünkü Türk devletine Öcalan’ı teslim edenler onlardı.

Elbette, kesinlikle sorumludurlar. Bu güçlerin eğer biz demokrasiye, özgürlüğe, onun değerlerine, insan haklarına bağlıyız diyorlar. Bu değerleri Önder Apo temsil ediyor. Önder Apo faşizme karşı bu değerlerin öncülüğünü yapıyor. O zaman sahip çıkmaları gerekiyor. Daha önce içine girdikleri hatalı tutumu düzeltmeleri ve kendilerini affettirmeleri gerekiyor.