Babam Kobanê'de hastane inşa etmek istiyordu

İsmet Şeker, Kobanê'nin özgürleştiği gün YPG savaşçısı oğlu Mustafa'yı kaybetti. Oğlunun kan kaybından öldüğünü öğrendi. Aylar sonra sosyalist gençlerin "Kobanê'yi birlikte inşa etme" çağrısına yanıt verdi.

 İsmet Şeker, Kobanê'nin özgürleştiği gün YPG savaşçısı oğlu Mustafa'yı kaybetti. Oğlunun kan kaybından öldüğünü öğrendi. Aylar sonra sosyalist gençlerin "Kobanê'yi birlikte inşa etme" çağrısına yanıt verdi. Kobanê'ye hastane inşa etmek üzere çıktığı yolda Suruç'ta katledildi.

Gazi Mahallesi'nde Suruç şehidi İsmet Şeker'in evindeyiz. Kızı Dilek Şeker Kaya, babasını anlatıyor. Oturduğu koltuğun yanında bir sehpanın üzerine fotoğraflarla dolu. Aileden eksilenlerin fotoğrafları, İsmet Şeker'in tespihi ve torun Ege'ye alınan oyuncak arabalar.

Evden ilk eksilen Mustafa Can Şeker. Rojava'daki adıyla Şiar Koçgiri. Abla Dilek Şeker Kaya da önce Şiar'la giriyor söze.

"Geçen yıl bu zamanlarda gitti" diyor. Hiç "Mustafa" demiyor. "Şiar" diye sesleniyor kardeşine: "Şiar, geçen yıl 22 Ocak'ta Kobanê'de yaralandı, tedavi için getirildiği Diyarbakır'da hastanede 27 Ocak'ta yaşamını yitirdi. Yaşasaydı 32 yaşında olacaktı. Şiar'la biz her zorluğu, yokluğu beraber çektik. Her zaman yardımıma koşardı, evde temizlik yapardım, halı yıkardım, o da hemen bir ucundan girerdi işe. Annem biz küçükken sağlığını kaybetti. Babam da sürekli yurt dışında çalışıyordu. Sanki o evin babası, ben de annesiydim. Şiar hep insancıldı. Annemi akıl sağlığı zaman zaman yerinde olmadığı zaman horlayan komşular olurdu. Onlara çok öfkelenirdim, Şiar ise onlara bile iyilikle yaklaşırdı. 19-20 yaşlarında bir tekstil fabrikasında çalışıyordum, patron alacakları ödemeyince greve çıktık. Şiar o zaman 16-17 yaşlarında. 3 gün boyunca yanımda kaldı, greve destek verdi. Böylece devrimci mücadele ile tanıştı."

Şiar, Rojava'ya gitmeye nasıl karar verdi?

Ablanın anlatımlarına göre, gidişinde DAİŞ'in katliamlarına karşı siper olma duygusu çok güçlü ve en son ablasına "Önümde dağ gibi durma gideyim, insanlara siper olayım" diyor ve bir gün evden çıkıyor, bir daha da geri dönmüyor.

Kobanê'nin özgürleştiği gün 27 Ocak'ta şehit düşen Şiar Koçgiri, Gazi Mezarlığı'nda Rojava şehidi MLKP savaşçısı Serkan Tosun ile yan yana yatıyor.

ÖYLE BİR KARDEŞİ KAYBETTİM Kİ...

Kardeşine karşı duyduğu özlemin büyüklüğü hissediliyor sesinden. Ancak ondan gurur duyduğu da kesin. "Ben hep kardeşimle gurur duydum" diyor Dilek Şeker Kaya ve ekliyor: "Çok acı çektik. Öyle bir kardeş kaybettim ki, hayatımın her yerinde vardı. Bana her an elayak olan O'ydu. Çocuğum doğduğumda başımda o vardı. Ben de onun yanındaydım. Bir taraftan içim yanıyor, diğer taraftan başka insanlar için kendini siper ettiği için gurur duyuyorum. Onu yola düşüren insan sevgisiydi."

Oğlunun ardından iki ay sonra anne Zahide Şeker de hayata veda etti.

Birkaç ay içinde iki ölümün sarstığı baba İsmet Şeker, yine de bir başkasının acısına derman olmayı, yarasını sarmayı ihmal etmedi ve Kobanê yoluna düştü.

65 yaşındaki İsmet Şeker neden düş yolcusu gençlerin arasında yer almıştı?

Kızı anlattı: "Ben de gitmek istedim Kobanê'ye. Ancak babam, 'Kızım sen kilolusun, hızlı hareket etmek gerekirse zorlanırsın. Ben gideyim. Hem yeterince yaşadım. Artık duramıyorum buralarda' dedi. Babam o günlerde diyet yapmış 15 kilo vermişti."

BELKİ BİR YERİN SIVASINI YAPARIM

İsmet Şeker'in amacı oğlunun savaşarak düştüğü toprakları görmek, Kobanê'nin bir avuç toprağını Gazi'ye, oğlunun mezarına serpmekti.

Ancak sadece bu kadarı da değildi. Bir başka nedeni daha vardı: "Babamın bir miktar parası vardı. Hepimize pay etmişti. Ancak sonra Kobanê'ye giderken parayı yanına aldı, 'Kobanê'de hastane yapmak istiyorum. Sizin payınızı da aldım, helal edin' dedi. Şiar, Kobanê zaferinin olduğu gün öldü. Yaralandığında tedavi imkanı olmadığı için çok kan kaybediyor. Çünkü Kobanê'de hastane yoktu, doktor yoktu o günlerde. Babam da bu nedenle 'Ben temelini atayım, param nereye kadar yeterse. Mutlaka benim gibi duyarlı insanlar vardır. Onlar da devam ettirir' dedi. İnşaat ustasıydı babam. 'Belki bir evin penceresi yoktur, sıvası düşmüştür onları yaparım. Tezgah yaparım. İçim rahat olur. Sonra gelirim' diyordu. Şiar'ın şehit düştüğü tepeye de bir anıt yapılmasını istiyordu."

Böylesine insani bir amaçla çıktı İsmet Şeker ancak Suruç'ta 32 devrimci ile birlikte katledildi.

'KIZIM POLİSLER GİTTİ, GALİBA BİZE İZİN VERDİLER’

"Aklımın ucundan bile geçmedi. En fazla sınırı geçerken asker saldırır, gözaltına alırlar diye düşünüyorduk" diyor Dilek Şeker Kaya ve babasıyla 20 Temmuz günü saat 11.30 sıralarında yaptığı son telefon konuşmasını anlatıyor: "Babam, 'Kızım burada 3 saat önce polisler vardı, gittiler, galiba bize izin verdiler' dedi. Ben de bunu duyunca sevindim."

Ancak polislerin ortalıkta olmamasının bir katliam hazırlığı için olduğu patlayan bomba ile açığa çıktı.

Babasından ve kardeşinden duyduğu gururu anlatıyor, "Ağlamak istemiyorum" diyor, ancak gözyaşlarını tutamıyor: "Babamın istediği oldu. Şiar da ondan almış onuru, gururu. Biz sabrı ondan aldık. 6 ayda 3 ölüm o kadar ağır ki. Hele babamın ki... Gitmeden önce terasta oturduk, arkadaşlar geldi. Masa kurduk. Mangal yaptık. Babam bir ekmeğini 10 kişiyle paylaşmayı severdi. Babam kalabalık sofraları severdi."

BABAMIN YIRTIK AYAKKABILARINI HALA ALAMADIM

Dilek Şeker Kaya, katliamın sorumlusu olarak devleti görüyor, "Sorumlu devletin IŞİD örgütüdür. Yani devlettir" diyor.

Suruç dosyasına konulan gizlilik kararına oldukça tepkili. Son sözü de bu gizlilik kararının kaldırılması talebi: "Bu gizlilik kararı nedeniyle ne bir gömleğini alabildim babamın ne de yırtık ayakkabısını. Babamın telefonunda çok özel resimlerimiz, son an çektiği resimler var. Onları da gizlilik kararıyla alamıyorum. Bu karar bizi mağdur ediyor. Kaldırılmalı. Devlet bize başsağlığı diledi. Zoruma gitti. Önce katilleri cezalandırsınlar, gizlilik kararını kaldırsınlar."