GÖRÜNTÜLÜ

Ararat: Uluslararası komplo mücadele yükseltilerek boşa çıkarılabilir

Ararat, “Saldırı karşısında, topyekün direniş, inşa gücü olarak harekete geçmek, halklarla birlikte demokratik bir ülkeyi, toplumu inşa etmek, özgür topraklarda önderliğimizle buluşabilmek, kadın ve gençliğin öncülüğü ile geliştirilecek" dedi.

9 Ekim Uluslararası Kompolu’nun yıldönümüne ilişkin konuşan KJK Koordinasyonu üyesi Evindar Ararat, “Topyekün saldırı karşısında, topyekün direniş, inşa gücü olarak harekete geçmek, halklarla birlikte demokratik bir ülkeyi, demokratik bir toplumu inşa etmek, özgür topraklarda önderliğimizle buluşabilmek, kadın ve gençliğin öncülüğü ile geliştirilecek, direniş mücadelesi ile mümkün olabilecektir” dedi.

“Komplonun 18’inci yılına giriyoruz. Bugün vesilesiyle uluslararası komployu gerçekleştiren tüm güçleri lanetle kınıyorum. Komplo sürecinde Önderlik etrafında kenetlenen, ‘güneşimizi karartamazsınız’ sloganı ile fedai eylem gerçekleştiren tüm yoldaşları, Şehit Bervar ve Şehit Rojbin şahsında minnetle anıyorum. Anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Yine uluslararası komplo süreci, hem de şimdi halkımızın yürüttüğü mücadelesinde önderlik ve Özgürlük Hareketi ve halkı etrafında kenetlenen, bu uğurda bedel ödeyen, şehit düşen tüm yurtsever halk önderlerini saygı ile anıyor, mücadelelerine bundan sonraki süreçten Önderliğimizin özgürlüğünü, halkımızın özgürlüğü ile garantiye alma temelinde cevap olacağımızı belirtmek istiyorum” diyen Ararat, uluslararası komplo üzerinden 18 yıl geçtiğini belirtti. 18 yıl boyunca Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı tecrit koşullarında, ağır işkence koşullarında kalmasının en büyük özeleştirileri olduğunu belirten Ararat, “Hala İmralı sistemini çökertememek, Önderliğimizi halkı ile özgür topraklarda buluşturamamak, bizler için özeleştiri konusu, hem de en büyük mücadele gerekçemiz durumunda varlığını koruyor” dedi.

Komplodan bu yana Kürt halkının ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin, Öcalan’ın militanları olarak, mücadele yürüten tüm devrimciler olarak, büyük bir mücadelenin önlerinde durduğunu ve yürüttüğünü söyleyen Ararat şunları vurguladı:

“Uluslararası komplo, hem Önderliğin esarete alındığı gün, halkımızın tüm Kürdistan parçalarında ve yurtdışında gösterdiği sahiplenme, milyonlarca, binlerce, on binlerce insanın Önderlik etrafında kenetlenmesi, yoldaşlarımızın bedenlerini siper ederek, hem zindanlarda, hem gerilla saflarında, hem fedai eylemleri ile Önderlik etrafında yarattığı mücadele, bugün büyüyerek bugüne geldi. Bu anlamda, uluslararası komplo, başından itibaren boşa çıkarıldı, yenilgiye uğratıldı. Fakat 18 yıl boyunca komplocu güçler, başta Türkiye devleti olmak üzere, bu komployu düzenleyen, Önderliğimizi esaret altına alarak hareketi boğmak, halkın özgürlük umutlarını tümden ortadan kaldırmak, geçmiş isyanlardaki gibi, önderleri bertaraf edip halkı da esir almak üzerinden kurdukları plan, farklı yol ve yöntemlerle, kirli pazarlıklar temelinde sürdürüle geldi. Komplonun amacına ulaşmadığı nettir. Komplonun temel amacı Önderliğimizi esaret altına almak, hareketi parçalayıp bölmekti. Zaten PKK’ye 6 aylık ömür biçilmişti. PKK parçalanacak, bölünecek, dağılacak, Kürt halkı da öncüsüz, lidersiz kalacak. Ve yeniden geçmiş isyanlarda olduğu gibi bu isyan da bastırılacak, halk teslim alınacak. Hedef buydu, fakat şu da gösterdi ki, 18 yıl boyunca halkın Önderlikle bağı çok daha güçlendi, halkımız ve hareketimiz Önderlik etrafında çok daha fazla kenetlendi, önderlikle birlikte İmralı’daki direnişi yükseltme mücadelesine her an aktif, dinamik, radikal bir mücadele içerisinde oldu. Hiçbir zaman özgürlük umudunu yitirmedi. Önderlik, hareket ve halk bütünselliği, birliği dünyaya gösterildi.”

‘KÜRT BİLİNCİ PKK VE ÖNDERLİK ETRAFINDA SÜRÜYOR’

Rojava’da kantonların oluşturulması, öz yönetim, yerel yönetim sisteminin inşasının Ortadoğu halklarına çözüm modeli olduğunu da ifade eden Ararat, Kuzey Kürdistan’da öz yönetim ilanlarının, savunma tarzının, yurtdışında yaşayan Kürtlerin tüm asimilasyon, kapitalist modernite sisteminin tüm yönelimlerine rağmen, hala Kürt bilincini, varlığını, PKK, Öcalan etrafında sürdürdüğü ve daha fazla birbirine kenetlendiğini belirtti.

Doğu Kürdistan’da İran rejiminin idam ve kirli siyaseti karşısında Kürt halkının örgütlü duruşunun her geçen büyüttüğünü de söyleyen Ararat, “Güney Kürdistan halkımızın tüm işbirlikçi güçlerin, partilerin, halkı PKK hareketinden uzaklaştırma çabalarına rağmen, hala özgürlük hareketi ve Önder Apo ile buluşma gerçekliği gösteriyor ki komplocu güçler bu amaçlarına ulaşamadılar, kirli politikalarını başarıya götüremediler” dedi.

‘PKK DAĞILMADI, ÇOK DAHA FAZLA ÖRGÜTLÜ, BİLİNÇLİ OLDU’

PKK hareketinin dağılmak yerine çok daha fazla örgütlü, çok daha fazla bilinçli, daha fazla bölgesel çapta halkların tıkanan sorunlarına çözüm gücü olabileceği, önderlik edebileceği, proje sunabileceği ve Ortadoğu siyasetinde temel aktör konumuna geldiğini vurguladı.

Öcalan’ın komplo süreci ile birlikte geliştirdiği paradigmasal değişimin, Kürdistan Özgürlük Hareketi içesindeki sistem değişikliğinin Kürt sorunun çözümü açısından geliştirdiği projelerin, yine barış açısından geliştirdiği adımların, Kürt halkı tarafından kabul gördüğü, yaşamsal kılındığını da söyleyen Ararat, “Bu sadece Kürt halkı açısından değil, bütün Ortadoğu halkları açısından, insanlık açısından toplumsal barış, demokratik toplum modeli, öz yönetim iradesi üzerinden halkların birliğini, ortaklaşmasını, ortak, özgür yaşamını ön gören bir model olarak tüm dünya halklarına, başta da Ortadoğu halklarına sunmuştur ve giderek kabul görmektedir. Rojava devrimi bunun somut örneğidir. Hem geliştirdiği direniş ile DAİŞ faşizmi karşısında geliştirdiği direniş ile hem de kantonlar somutunda oluşan demokratik özerlik modeli ile bütün Ortadoğu halklarına tıkanan sorunların çözümünün bu modelde olduğunu göstermiştir. Bütün halkları parçalayan, birbirine karşıtlaştırılan inançlar, kültürler, dinler, diller açısından karşıtlaştırarak kendi politik amaçlarını gerçekleştirmek isteyen kapitalist modernite güçlerine karşı direnmenin, halkların ortak geleceğini belirlemenin modelinin bu olduğunu Rojava devrimi ortaya koymuştur. Kuzey Kürdistan’da Türkiye devletinin, 13 yıldır iktidarda olan Erdoğan ve AKP faşist çetelerinin halkımıza dönük, Önderliğimize dönük geliştirdiği topyekün savaş bugün zirveleşmiştir” dedi.

‘AKP YENİLGİSİNİN SON ÇIRPINIŞLARINI YAŞIYOR’

Hiçbir savaş kuralı tanımayan, hiçbir anayasal çerçeve içerisinde hareket etmeyen, her türlü ahlaki, vicdani yaklaşımı hiçe sayarak, Kürt halkına, Özgürlük Hareketi’ne dönük ciddi bir saldırı ile karşı karşıya olduklarını vurgulayan Ararat şunları ifade etti: “Bu son bir çırpınıştır, yani Önderliğimizin İmralı’daki direnişi karşısında AKP’nin, AKP hükümetinin yenilgisinin aslında son çırpınışlarıdır. Halkımızın Önderlikle, hareketle bütünleşen ve kendi iradesi ile geleceğini, ortak yaşam temelinde, demokratik Türkiye temelinde demokratik Ortadoğu temelinde geliştirmek istediği iradesine karşı, tahammülsüzlüğün, reddin, faşist sistemin dayatması sonucudur bugün devrededir.

6 aya yakın bir süredir, Önderliğimizden haber alamıyoruz. Önderliğimiz çok ağır bir işkence altında tutulmaktadır, adeta bir rehin durumundadır. Hem halkımızı sindirmek, pasifize etmek, teslim almak, hem hareketimize geri adım attırmak üzerinden Önderliğimiz adeta bir rehin pozisyonunda tutularak halkımızın ve hareketimizin iradesi kırılmak istenmektedir. 18 yıllık komplo sürecinden bu yana ispatlanmıştır ki, bu halk önderliği ve hareketi ile birlikte vardır. Bu hareket önderliği ile birlikte yürümeye devam edecektir. Hiçbir güç, hiçbir saldırı ne hareketimizin, ne Önderliğimizin, ne de halkımızın haklı direnişini, haklı mücadelesini, haklı özgürlük talebini yok sayamaz, pasifize edemez, teslim alamaz. Bu anlamda, bu yıl komployu karşılarken, büyük acılarla yüklüyüz. Çünkü önderliğimizden uzağız. Fakat bu bizim için direnişi yükseltmede temel bir amaç haline gelmiştir. Daha fazla irademizi bilemektedir. Önderliğimiz özgürleşmeden, halkımız özgürleşmeyeceğini çok net ortaya koymaktadır. Bu anlamda hem önderliğimizin sergilediği direniş, hem hareketimizin sergilediği direniş bugün başta Kuzey Kürdistan’daki öz yönetim ilanları ve savunması temelindeki direnişle ve tüm halkımızın bütün yaşadığı topraklarda sergilediği direniş ile bütünleşmektedir.”

Bu direnişi hiçbir gücün ne kirli savaş politikaları, ne ittifakları ne de farklı hayaller, amaçların başa çıkaramayacağını, yenilgiye uğratamayacağına da dikkat çeken Ararat, “Her gün 90’lar sürecinin faşist rejiminin uyguladığı yöntemlerin çok çok ötesinde yaklaşımlar yaşanıyor. Örneğin, geçmişte Saddam’ın uyguladığı ya da farklı faşist diktatörlerin halklar üzerinde uyguladığı politikaları göz önüne getirdiğimizde bugün AKP hükümetinin Erdoğan çeteleri eliyle halkımıza yönelik geliştirdiği vahşi saldırılar, katliam girişimleri hiçbir dönemde yaşanmamıştır. Ama halkımız buna karşı büyük bir irade ile direnişine devam ediyor. Halkımız direnişini çok daha yükseltmeli, bütün Kuzey Kürdistan hattına, Türkiye topraklarına bu direnişini yaymalı, kendi öz sistemini mutlaka örgütlemeli, öz yönetimini güçlendirmeli. Bununla kendi mücadelesini, kendi örgütlenme, toplum modelini tüm halklar açısından örgütlü bir hale getirebilmelidir. Fakat bunun en önemli ayaklarından biri de ya da temel göstergelerinden biri de Önderliğin özgürlüğü etrafında kenetlenmektir. İmralı sistemini çökertmek temelinde direnişi, halk eylemlerini, sahiplenme düzeyini daha da yükseltmeliyiz. Komplo sürecini karşılarken, yapılacak protesto eylemlerinde halkımız topyekün bir direniş, Önderliği sahiplenme, buluşma temelinde bir etkinliği, bir eylemselliği geliştirmeliyiz. Mutlaka tüm dünyada başta Kuzey Kürdistan’da geliştirmek durumundadır” dedi.

‘KADINLAR VE GENÇLER ÖNCÜLÜK ROLÜNÜ OYNAMALI’

Kadınlar ve gençlerin öncülük yapması gerektiğini de vurgulayan Ararat şöyle devam etti: “Nasıl güneşimizi karartamazsınız sloganı ile 98’de komploya karşı gençler, analar Önderlik etrafında kenetlendiyse, bu süreçte kadınlar ve gençler Rojbin, Berwar şahsında Önderlik etrafında kenetlenmeli, o ruhla Önderliği sahiplenmeli, Önderliğe karşı geliştirilen ağır tecrit koşullarına karşı direnişi yükseltebilmelidir. Kadınlar ve gençler her zaman direnişin öncüleri oldu. Bugün de Kuzey Kürdistan’da, Rojava’da, Rojhilat’ta, Güney Kürdistan’da, Avrupa’da kadınlar ve gençler hem sistemin demokratik yönetim, toplum sisteminin öncülüğünü inşasını gerçekleştirmekte, hem de direnişi yükseltmekte radikal bir mücadele ve duruş içerisinde durmaktadırlar. Bu yeterli değildir, topyekün bir saldırı var, son bir çırpınış olarak AKP, Erdoğan çeteleri eliyle hareketimizi boğmaya, halkımızı teslim almaya çalışıyor, bu konuda yenilmiştir, yenildiği için pervasızca, hiçbir kuralı tanımadan saldırılarını geliştirmektedir. Topyekün saldırı karşısında, topyekün direniş, inşa gücü olarak harekete geçmek, halklarla birlikte demokratik bir ülkeyi, demokratik bir toplumu inşa etmek, özgür topraklarda önderliğimizle buluşabilmek, kadın ve gençliğin öncülüğü ile geliştirilecek, direniş mücadelesi ile mümkün olabilecektir. Bu anlamda şehitlerimizi, komplo sürecindeki şehitler şahsında bir kez daha anıyor, bu mücadele sürecinde her zaman öncülük eden kadın ve gençlikten beklentilerimizin çok daha yüksek olduğunu belirtiyoruz. Halkımızın özellikle bu yönelimler karşısındaki direnişini, serhildan duruşunu Önderlikle direnişini birleştiren tavrını, kendi kendini yönetme gücü ve iradesini ortaya koyan tutumunu, yaşam gücünü büyük bir coşku ile selamlıyorum. Ve inanıyorum ki, bu süreçte, komployu lanetleme, teşhir etme, boşa çıkarma eylemlerinde çok daha güçlü bir önderlikle buluşma, önderliği sahiplenme düzeyi gelişecektir. Mutlaka en kısa zamanda Önderliğimizle özgür topraklarda, yeniden halkımızla yeniden bir arada, kendi yarattığımız demokratik toplum, özgür toplum içerisinde halklarla buluşan, halklarla ortaklaşan bir yaşamı çok daha güçlü inşa edeceğiz. Ve tüm Ortadoğu halkları açısından da barışın öncüsü olma konumunu halkımız bu direniş ruhuyla gerçekleştirecektir.”