Ankara Katliamında verilen 'terör tazminatını' aileler reddetti

Ankara Katliamı avukatlarından Karakoç, halen devam eden gizlilik kararı nedeniyle dosyaya ulaşamadıklarını belirterek, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ve yaralıların, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği terör tazminatını reddettiğini ifade etti.

Ankara Katliamı avukatlarından Karakoç, halen devam eden gizlilik kararı nedeniyle dosyaya ulaşamadıklarını belirterek, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ve yaralıların, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği terör tazminatını reddettiğini ifade etti.

Ankara’da 102 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı bombalı saldırının üzerinden yaklaşık dört ay geçti. Dosyadaki gizlilik kararıyla kamuoyu takibine kapatılan soruşturma için sadece siyasiler açıklama yapmıştı. Bu süre zarfında katliamda yaşamanı yitirenlerin aileleri ve yaralılar dernekleşme sürecine girerek, şimdilik bir komisyon oluşturdular.

Katliam sonrası yargı sürecini etkin bir şekilde takip edebilmek için komisyon kuran Demokrasi İçin Hukukçular Üyesi Avukat Özcan Karakoç ile davanın seyrini konuştuk.

Özcan Karakoç, dosyadaki gizlilik kararın halen devam ettiğini hatırlatarak, hiçbir belge ve bilgiye ulaşamadıklarını söyledi. Ankara Katliamı soruşturmasının politik bir hal aldığına dikkat çeken Karakoç, “Bir ceza soruşturması olarak bakmamak lazım. İlk patlama olduktan sonra hemen gizlilik kararı koymuştu savcılık. Hiç bir şeyi paylaşmamıştı. Biz olay mahallinde bulunan delilleri götürdüğümüzde onları bile almak istemediler. Ama aynı zamanda hükümet yetkililerine belgeler verdiler. Hükümete yakın bir takım gazeteler dosyaya ilişkin belgeler paylaştılar. Bu kısıtlama kararı esasında sadece bize yönelik verilmiş bir karar gibi görünüyor. Biz hariç herkes istediği belge ve bilgiye ulaşabiliyor. Şu aşamada siyasi bir dava olarak görülüyor” diye konuştu.

‘İHMAL YOK KATLİAM VAR’

Karakoç, Ankara Katliamında gerçek sorumluların kendini patlatan iki tane DAİŞ mensubunun olmasının hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini belirterek şöyle konuştu: “İlk başta örgüt kokteylleri açıklaması yapılmıştı, bunların hiç bir değeri yok. Burada gerçek mesuliyeti olanlar; İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık, MİT, Ankara Valiliği ve Ankara Emniyeti’dir. Buradaki katliamda ihmal olamaz, ihmal olabilmesi için bazı şeylerin gerçekten gözden kaçırılması gerekir. Kendisini patlattığı iddia edilen kişilerden bir tanesinin ailesi emniyete dilekçe vermiş; ‘oğlum canlı bomba olacak tedbir alın’ diye. Bir patlama zinciridir devam ediyor. Tek bir emniyet görevlisinin burnu bile kanamadı. Bu kadar tesadüf olamaz. Türkiye’de emniyetin bir yürüyüşe gelmesi 5 dakika alır. Ankara’daki, mitinge çok kalabalık bir kitlenin geleceği biliniyor, ne tesadüf ki polisin hiç bulunmadığı bir alanda bomba patlıyor. Tesadüf zinciri değildir bu, istihbarat zafiyeti asla olamaz. İhmal değildir. Birileri göz göre göre geldi, birileri de bu işin olmasına gözünü kapattı.”

‘GERÇEK FAİL EN BAŞTA MİT’TİR’

Dosya kapsamında tutuklananların olayın aydınlatılmasında yeterli olamayacağının altını çizen Karakoç, “Dosyada ne yapıyorlarsa hiç bir bilgimiz yok. Bu tarz dosyalarda belli kişiler tutuklanır bir süre geçtikten sonra aradaki bağ kesilmiştir diyerek tahliyeler başlar ve uzadığı kadar uzar sonrasında zaman aşımına uğrar. Burada gerçek fail en başta MİT’tir. Devlet vatandaşlarını korumak zorundadır. Devlet ve hükümet yetkilileri burada belli vatandaşlarının öldürülmesine en azından seyirci kalmıştır” dedi.

‘PARİS VE ANKARA KATLİAMI ARASINDAKİ FARKLARA BAKALIM’

Paris’te yaşanan DAİŞ saldırısının ardından yaşananlara değinen Karakoç, bu saldırıyla iki ülke arasındaki toplumsal ve kültürel farkın da ortaya çıktığı söyledi. Karakoç şunları aktardı: “Ankara’da patlama olduktan sonra yapılan ilk açıklama terör tazminatının hesaplanması olmuştur. Ölenlerin ailesine tazminat vereceğiz ve geçmiş olsun dediler. Terör tazminatı; vatandaşlara bir bedel biçilmesidir. Orada ki insanların değeri ölçülemez. Bu kabul edilemez bir yaklaşım. Ankara Katliamında bütün bilgi ve belgeleri siyasiler açıkladı. Yani savcılık suskun kaldı. Oysa Paris’teki saldırıdan sonra siyasiler suskunluğunu korudu, ulusal birlik mesajı verdiler, olaya ilgili açıklamayı bizzat baş savcılık yaptı. Kısıtlama ve gizlilik kararı koymadı. Bütün bilgiler toplumla paylaşıldı. Toplumun haber alma özgürlüğü kısıtlanmadı. Paris ve Ankara katliamındaki soruşturma ve açıklamalar arasında dağlar kadar fark var.”

‘DERNEKLEŞME ÇALIŞMASI VAR’

Ankara Katliamında yaşamını yitirenlerin ailelerinin bir dernekleşme çalışmasında oldukları bilgisini paylaşan Karakoç, “Aileler bir araya geldiler ve tanıştılar. Bir komite oluşturdular ve dernekleşme amaçları var. Bunu olumlu değerlendirmek lazım maalesef bu topraklarda ölümler durmuyor. Toplumsal hafıza maalesef sindirilemeye ve unutturulmaya çalışılıyor. Katliamların unutulmamasının tek garantisi ailelerin dernekleşmesi. Ama sanılmasın ki bu dosya kapatılır. Bunun güvencesi hem bu aileler, hem de bizleriz” dedi.

‘TERÖR TAZMİNATI REDDEDİLDİ’

Katliamda yaşamını yitiren ve yaralılar için İçişleri Bakanlığına topluca müracaat ettiklerini aktaran Karakoç şunları ifade etti: “Müracaatları, bakanlık ‘terör tazminatı’ kapsamında değerlendirip, valiliğe göndermiş. Biz de konuya ilişkin bakanlığa şunu ifade etmiştik; ‘hiç bir aile ve yaralı terör tazminatı almak istemiyor’ çünkü olay terör saldırısı değildir. Terör tazminatı ‘helalleşmeyi ’getirir. Devlet kendi kusurunu ortadan kaldırmış olur. Biz burada devletin sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Devlet, para ödeyerek kusurunu ortadan kaldıramaz. Devletin yetkilileri sorumludur, bu sorumlular tespit edilip, bunun üzerinden tazminat ödenmelidir. Bu davada henüz bir sonuç yok, henüz süresi var.”