AMED GÖÇ-DER'den Nusaybin raporu

AMED GÖÇ-DER, Nusaybin raporunu açıklayarak, devletin halkın can ve mal güvenliğini ihlal ettiğine dikkati çekti. Hükümetin 'güvenlikçi' politikalardan vazgeçmesi gerektiğinin vurgulandı.

Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği Amed Şubesi (AMED GÖÇ- DER) heyeti, Mardin'in Nusaybin ilçesindeki gözlem ve incelemelerini raporlaştırdı.

AMED GÖÇ-DER, halk, muhtarlar ve belediye eşbaşkanları ile yaptıkları görüşmeler sonucunda hazırladığı raporu açıkladı. Raporda, kişilerin mülkiyetine konu taşınır ve taşınmaz mallarında ciddi tahribatlar oluştuğu gözlemlendiği ifade edildi. Raporda, ailelerin kendi evlerine dönebilmelerinin önündeki tüm yasal ve fiili engellerin kaldırılması ile maddi ve manevi destek ile toplumsal rehabilitasyonun sağlanması için herkesin harekete geçmesi istendi.

Yasağın kalkmasıyla birlikte gidilen ilçede, halen yasaklı olması nedeniyle tel örgülerle çevriliş olan 6 mahalledeki bu tel örgülere Türk bayraklarının asılı olduğu bilgisi paylaşılan raporda, saldırılar nedeniyle yüzde 80'inin göç etmek zorunda kalan ilçe sakinlerinden evleri oturulabilecek durumda olanların yasağın kalmasıyla birlikte geri döndüğü kaydedildi.

'DEVLET TÜM SOKAKLARI BOMBALADI'

Raporda, 'yasaklı' mahallelerde yaşayan insanların tamamının ise ısrarla evlerine dönmek istedikleri, bu yüzden de bu kişilerin konut sorunlarının bir an önce mutlaka çözülmesinin hayati önemde olduğu vurgulandı. 
Raporda görüşlerine yer verilen halk, devletin mal ve canlarına yöneldiğini, orantısız güç kullandığını aktardı.

Raporda, görüşülen yurttaşların bu yönlü anlatımlarına da yer verildi.

Raporda, şu ifadelere yer verildi: "Devletin güvenlik güçlerinin herhangi bir hassasiyet gözetmeksizin şehrin tüm sokaklarını top ateşiyle bombaladıklarını, bu bombalamalar neticesinde de birçok ev ve iş yerinin zarar gördüğünü, çatışma olmayan mahallelerde dahi aynı uygulamayı gerçekleştirdiklerini, yıkılan ev ve iş yerlerinin duvarlarına ırkçı, nefret dolu yazılar ile hakaret içerikli yazıların yazıldığının belirtmişlerdir. Ayrıca birçok evde hırsızlık olaylarının gerçekleştiği belirtilmiştir."

KAYBOLANLAR NEREDE?

'Yasaklı' mahallelerde bazı insanların kayıp olduğu bilgisine de yer verilen raporda, bu insanların yaşamlarını yitirmiş olabileceği ve cenazelerinin de mahallelerde olduğu endişesinin herkes tarafından paylaşıldığı belirtildi.
Heyet, "yaşam hakkı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuatlarda korunan hakların operasyonlar sırasında ihlal edildiği hususlarının bir an önce araştırılarak faillerinin ortaya çıkarılmasını" istedi.

'MÜZAKERE SÜRECİ' ÇAĞRISI

Raporun devamında şu tespit ve çağrılarda bulunuldu:

"*Yapılan operasyonlar neticesinde heyetimizce yapılan gözlem ve incelemelerde kişilerin mülkiyetine konu taşınır ve taşınmaz mallarında ciddi tahribatlar oluştuğu gözlemlenmiştir.

* Yapılan operasyon neticesinde kişilerin mülkiyetlerine ciddi zararlar verilerek Anayasanın 35. maddesi ile İHAS'ın 1 Nolu protokolünün 1. maddesinde korunan hakları ihlal edilmiştir. Bu çerçevede kişilerin mülkiyet hakkına getirilen bu zararların derhal karşılanması gerekmektedir. İlçe sakinlerinin maddi ve manevi mağduriyetlerinin biran önce giderilmesini beklemektedir.

*Toplumsal barışın tesisinin temel şartlarından biri hukuk güvencesidir. Özellikle siyasal ve toplumsal krizlerin yaşandığı dönemlerde hukuk güvencesi, bireylerin ve toplulukların güven ve barış içinde yaşamanın asgari koşuludur. Heyetimiz İcra edilen operasyonlar sırasında can ve mal kaybına uğrayan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesinde hukuki zeminden uzaklaşılmamasını beklemektedir.

*Devlet yetkilileri, İlçenin hala sokağa çıkma yasağı devam eden ve etrafı tellerle çevrili 6 mahallesinde bulunan gayrimenkullerle ilgili nasıl bir tasarrufta bulunacağı konusunda acilen hak sahiplerini bilgilendirmelidir.

* Heyetimiz Nusaybinli ailelerin kendi evlerine dönebilmeleri önündeki tüm yasal ve fiili engellerin kaldırılması ile maddi ve manevi destek ile toplumsal rehabilitasyonun sağlanması için tüm demokratik kamuoyunu duyarlılığa davet etmektedir.

* Kürt meselesinin çözümü konusunda yürütülen çabaların kesintiye uğrayarak yeniden çatışma ortamına dönülmesiyle Türkiye'nin dört bir yanında yaşanan yıkıcı çatışmalar büyük bir toplumsal tahribat yaşanmasına yol açmıştır. Ülkenin vatandaşı kendi topraklarında göçmen durumuna düşmüştür. Artık sürdürülemez duruma gelen ve topluma rağmen yürüyen bu savaştan dönülmesi gerektiği açık olduğu tespitiyle, hükümeti Kürt meselesinde çözüm üretmekten uzak olan güvenlikçi politika anlayışlarından bir an evvel vazgeçmeye, tarafları yeniden çatışmasızlık, diyalog ve müzakere sürecine dönme çağrısında bulunuyoruz."