AKP/Saray darbesine karşı tarihi deklarasyon

AKP/Saray'ın tasfiye girişimine karşı, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) tüm bileşenleri, "Halkın iradesine ve Meclis'teki sesime dokunma" başlığıyla tarihi bir deklarasyon açıkladı.

HDK ve DTK, AKP/Saray'ın "dokunulmazlıklar" üzerinden yürüttüğü darbe ve tasfiye girişimine karşı deklarasyon hazırladı. "Dokunulmazlıkların kaldırılması" teklifinin derhal geri çekilmesinin istendiği deklarasyonda, şu uyarılar yapıldı: "Bu anayasa değişikliğinin, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağından kaygılıyız. Barış arayışlarına vurulmuş ağır bir darbe olur."

AKP/Saray'ın tasfiye girişimine karşı, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) tüm bileşenleri, "Halkın iradesine ve Meclis'teki sesime dokunma" başlığıyla tarihi bir deklarasyon açıkladı. 

Deklarasyonun açıklandığı, Çankaya'da bulunan Büyükpark Otel'de düzenlenen toplantıya HDK, DTK, DBP ve HDP'nin eş başkanlarının yanı sıra DBP'li belediye eş başkanları, HDK ve DTK bünyesinde de faaliyet yürüten ve deklarasyonda imzası bulunan 252 bileşenin temsilcileri katıldı.

Tarihi deklarasyonun Türkçesi HDK Eş Sözcüsü ve HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Kürtçesi de DTK Eş Başkanı Leyla Güven tarafından okundu.

'HALKIN İRADESİNE AÇIK MÜDAHALE'

Deklarasyonda şu ifadelere yer verildi:

"Bizler, parlamentoda görüşmelerine başlanan dokunulmazlıkların düzenlemesine dair anayasa değişikliği ile ilgili ciddi endişeler taşımaktayız.

Yasama dokunulmazlığı her şeyden önce seçilmiş, siyasetçilerin söz söyleme, düşünce açıklama hakkını garanti altına almayı amaçlayan demokratik bir hak olmalıdır. Bu hak sadece parlamentere ait olmaktan öte, kendisini seçerek Meclis'e gönderilen halka aittir. Nitekim milletvekilleri millet adına vekaleten görev yürütürken, temsil ettiği kesimlerin iradesini yansıtmakla mükelleftirler.

Milletvekillerinin, siyasi mücadelenin bir gereği olarak yürüttükleri düşünce açıklama faaliyetleri esnasında veya sonrasında soruşturulma, yakalanma ya da tutuklanmaları her şeyden önce halkın iradesine dönük açık bir müdahale olacaktır. Bu çerçevede; dokunulmazlık tartışmalarının siyasi intikam ve siyasi cezalandırma aracı haline getirilmesini tehlikeli bir gelişme olarak görüyoruz.

Eş zamanlı olarak DBP'li belediye başkanlarına ve belediye meclis üyelerine yönelik tutuklama, görevden alma, açığa alma, ağır cezalar verme gibi uygulamaların hızla devam etmesi ve halk iradesinin gasp niteliğindeki 'el koyma-kayyım atama' gibi düzenlemelerin hazırlığının yapılıyor olması tehlikenin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir.

'CİDDİ SORUNLAR DOĞURUR; ÇÖZÜM ARAYIŞLARINI SONLANDIRIR'

Öte taraftan, ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki açık kaygı ve tereddütlerin yüksek yargı tarafından da kuvvetle dile getirildiği bir dönemde özellikle muhalefet milletvekillerine yönelik yargı müdahalesinin önünü açacak herhangi bir düzenleme yeni ve oldukça ciddi sorunlar doğuracaktır. Yargı yoluyla toplumun dizayn edilmesinde yeni bir aşama geçilecektir.

Ayrıca özelde HDP milletvekillerini hedefleyen bu anayasa değişikliğinin, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağından kaygılıyız. Şiddetin son bulması için hepimizin arayışlarının ve çabalarının yoğunlaştığı böylesi bir dönemde siyaset kanallarının hukuksuzca kapatılması barış arayışlarına vurulmuş ağır bir darbe olacaktır. Geçmişte denenmiş ve sadece sorunların büyümesine neden olmuş yöntemlerde ısrarı anlamak da mümkün değildir. İhtiyacımız demokratik siyasetin kanallarını açacak tartışmalarının yapmaktır.

'DERHAL GERİ ÇEKİLMELİ'

Kürt halkı başta olmak üzere, HDP'de temsiliyetini bulan bütün ötekileştirilmiş kesimlerin parlamentodan atılmasının önünü açabilecek bu teklifin derhal geri çekilmesinin talep ediyoruz. Milletvekillerini, doğuracağı sonuçlar itibariyle yarınlarımızı ipotek altına alacak olan bu değişiklik teklifine 'hayır' oyu vermeye çağırıyor; gazeteciler, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine ve DBP'li belediyelere yönelik siyasi baskıların bir an önce son bulmasını, tutuklu belediye başkanlarının derhal serbest bırakılmasını ve göreve iade edilmelerini istiyoruz."