Ailelerin adalet eylemlerinde savaş protestosu

Yakınları devlet tarafından kaybedilen veya katledilenler adalet arayışlarını sürdürdü. Eylemlerde, AKP'nin askeri ve siyasi soykırım operasyonlarıyla Kandil'deki sivil katliam da protesto edildi.

AMED

İHD ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 338’incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme, İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, SES yöneticileri ile kayıp yakınları katıldı. Eylemde, 1996 yılında Amed merkez Güleçoba Hatuni mezrasında düzenlenen asker baskınında taranarak katledilen köy imamı Ahmet Kaya ile Nihat Yoldaş isimli kişilerin faillerinin bulunup cezalandırılması istendi.

Oturma eyleminde bir konuşma yapan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Amed Şubesi Başkanı Raci Bilici, devletin kayıp ve "faili meçhul" cinayetlere yönelik taleplerine yanıt olmadığını belirtti.

Bilici, askeri ve siyasi soykırım operasyonlarına da tepki göstererek, Kandil'de yaşanan sivil katliamından AKP'nin sorumlu olduğunu vurguladı.

KAYA VE YOLDAŞ'IN HİKAYELERİ

Eylemde, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören tarafından, köylerine düzenlenen asker baskını sırasında taranarak katledilen köy imamı Ahmet Kaya ile Nihat Yoldaş'ın hikayeleri anlatıldı. Nihat Yoldaş’ın annesi Hediye Yoldaş’ın beyanlarını aktaran İnceören, şunları belirtti:

"Şubat 1996'da askerler köye baskın yapıp, tüm köy halkını dışarı çıkardılar. Kadınları camiye, erkekleri de okulun önüne topladılar. Karın üstünde sırt üstü yatırdılar. Askerler Nesih Selamoğlu adında birini arıyorlardı. Ancak o yoktu. Oğlum Nihat, İsmail ve köy imamı Ahmet Kaya ise, yoğun baskınlardan dolayı korktukları için kümeste saklanmışlardı. Köyde saklanan Nesih ve kardeşi Mehmet Salim’i buldular. Askerler bu şahıslara, ‘köyden saklanan başkaları var mı?’ diye sorduğunda, onlar da kümesi gösterince, kümeste saklanan 2 oğlumu ve köy imamını buldular. Hepsinin ellerini bağlayıp içeri götürdükten sonra taradılar. Köy imamı Ahmet ve oğlum Nihat olay yerinde yaşamlarını yitirdiler. Oğlum İsmail ise yaralanmıştı ve yaralı halde gözaltına aldılar. Askerlerle silahlı çatışmaya girdi iddiasıyla dava açtılar ve 36 yıl ceza aldı. Oysa bu olay tüm köy halkının gözü önünde yaşandı. ‘Oğlumu nereye götürüyorsunuz’ diye ağlayarak bağırdım. Beni de tekmeleyip camiye soktular."

ŞIRNAK

Şırnak'ın Cizre ilçesinde "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla her hafta eylem yapan Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri) eylemin 345'inci haftasında Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları, "faili meçhul" cinayetlere uğrayanların fotoğraflarının bulunduğu Kayıplar ve Katledilenler Albümü'nü açtı. Bu haftaki eylemde, 1993 yılında Cizre'ye bağlı Dirsekli köyü Kurtuluş mezrasına askeri üniformalı yüzü örtülü kişiler tarafından yapılan baskında gözaltına alındıktan 3 gün sonra cenazeleri bulunan Tahir Koçu ve Emin Savgat'ın hikâyeleri anlatıldı.

'KARAKOLA GÖTÜRÜLDÜLER, CENAZELERİ BULUNDU'

Aileler adına Koçu ve Savgat'ın kaybediliş hikayesini anlatan İHD Üyesi Abdulkerim Pusat, Şubat 1993'te Emin Savgat'ın askeri üniformalı yüzü kapalı 9-10 kişilik grup tarafından evi basıldıktan sonra gözaltına alındığını belirterek, aynı köyde çobanlık yapan Tahir Koçu'nun da aynı kişiler tarafından alınarak götürüldüğünü ifade etti.

Koçu ve Savgat'ın bazı yakınlarının askeri kıyafetli kişileri gizlice takip ettiğini ve bunların Koçu ile Savgat'ı Dirsekli köyü Zuran mezrası yakınlarında bulunan Radar Karakolu'na götürdüklerini gördüklerini aktaran Pusat, aradan geçen 3 günün ardından Savgat ve Koçu'nun silahla vurularak katledilen cenazelerinin karakol yakınlarında köylüler tarafından bulunduğunu kaydetti.

Pusat, savcılık tarafından yapılan otopsi işleminin ardından Savgat ve Koçu'n cenazelerinin aileleri tarafından alınarak defnedildiğini söyledi. Olayın üzerinde yıllar geçmesine ve faillerin bilinmesine rağmen hala katillerin yargılanmadığını dile getiren Pusat, bugün de 1990'lı yıllarda olduğu gibi insanların yaşamını yitirdiği ve anaların gözyaşı döktüğünü dile getirdi.

"Bizler barış gelecek diye ümit ederken cenazeler geliyor" diyen Pusat, oysa cenazelerin gelmemesini beklerken ancak barışın sadece umut olarak kaldığını söyledi.

BATMAN

Batman'da Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde 338'inci kez bir araya gelen kayıp yakınlarının adalet eylemine insan hakları aktivistleri ve çok sayıda kişi destek verdi. Kayıp yakınları adına konuşan İHD Batman Şubesi Başkanı Mehmet Bağadır, 3 yıla yakın bir süredir devam eden çözüm sürecinin Kürdistan'da katliam ve sivil insanların infaz edilmesiyle sonuçlanmasına tepki göstererek, gelinen aşamada insan haklarından söz edilemeyeceğini ifade etti.

Kürt halkının, özgür yaşam talebine karşı devletin silahla karşılık verdiğini ifade eden Bağadır, Türkiye'nin süren savaşla birlikte Suriye ve Irak'a benzeyeceğini ifade etti.

YÜKSEKOVA

İHD Yüksekova Temsilciliği ve kayıp yakınları, "faili meçhul" cinayetlere uğrayanların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle düzenledikleri eylemin 70'inci haftasında Yüksekova Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, HDP, DBP, Gever Demokratik Toplum Meclisi yöneticileri ve Yüksekova Belediyesi eşbaşkanları ile sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. Kayıp yakınlarının bu haftaki buluşmasında, 13 Temmuz 1994 tarihinde ilçeye bağlı Ağaçlı (Alyava) köyünde operasyona çıkan askerler tarafından yargısız bir şekilde infaz edilen 34 yaşındaki evli ve 8 çocuk babası Faysal Aslan'ın hikayesi anlatıldı. Saygı duruşunun ardından amcasının hikayesini anlatan Rojda Aslan, "Akşam üzeriydi amcam Faysal ve Feyzi Tekin birlikte bir Isuzu marka kamyoneti kiralayarak daha önce Alyava köyü yakınlarında topladıkları çalı çırpıları eve getirmek için gittiler. Alyava köyüne gittiklerinde asker operasyona gelmişti. Ancak onların operasyondan haberleri yoktu. Köyün etrafını askerler sarmıştı. Köyün girişinde herhangi bir uyarı yapılmadan 'dur' ihtarı yapılmadan aracı taradılar. Amcam olay yerinde hayatını kaybetti. Feyzi ise ağır yaralı olarak kurtuldu. Köylülerin dediklerine göre, askerler öldürülen amcamın cansız bedeninin üzerinden defalarca basarak gelip gittiler. Cenazeye işkence yaptılar" dedi.

'MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ'

Olaydan birkaç gün sonra Yüksekova Cumhuriyet Savcısı'na gidip suç duyurusunda bulunulduğunu belirten Aslan, "Açtığımız davanın üzerinden bir ay geçmeden davamız reddedildi. Gerekçe olarak, 'Siz PKK'ye yardım ediyorsunuz. Siz teröristsiniz, devlet hainisiniz. Onun için davanız düşmüştür' dediler. Biz devlete AKP hükümetine sesleniyoruz. Amcamın katillerini bir an önce yakalayın, adaletin önüne getirin ve hak ettikleri cezayı verin. Siz amcamdan ne istediniz niye öldürdünüz? İnsan öldürmek bu kadar kolay mıdır?" diye sordu. Aslan, amcasının katilleri bulununcaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.