2. Atılım Davası: Yazdıklarımızın arkasındayız

Atılım Gazetesi'nin yazar ve çalışanları hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü. Gazeteci ve yazarlar yaptıkları savunmada davanın siyasi yönüne dikkat çekerek, yazılarını savundu. Mahkeme, 20 Aralık'a ertelendi.

Atılım Gazetesi'nin çalışan ve yazarları hakkında gazetede çıkan haber ve yazılar nedeniyle açılan ikinci davanın ilk duruşması bugün görüldü.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya gazetenin yazarları Sezin Uçar, Arzu Demir ve Ozan Horoz katılırken, tutuklu bulunan eski yazı işleri müdürü Mehmet Ali Genç ile gazetenin yazarı Vahap Biçici SEGBİS ile ifade verdi.

Ozan Horoz, yazısındaki amacının çocuk işçiliği ile ölümlere dikkat çekmek olduğunu belirtti, "Yazı Pakistan'dan Cizre'ye yaşanan çocuk ölümleriyle ilgiliydi. Bugün de hala çocuk ölümleri devam ediyor. Ben aynı zamanda sosyoloji öğrencisiyim. Bu konularla ilgiliyim. Yazdıklarımın arkasındayım, toplumun önemli bir sorununa dikkat çekmek için yazdım" dedi.

'DİYANET'İN İKİ YÜZLÜ AHLAK POLİTİKASINI TEŞHİR ETTİM'

Avukat Sezin Uçar, yazısında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iki yüzlü ahlak politikasını teşhir ettiğini belirtti, "Yazımı bugün de aynen savunuyorum" diye konuştu. Darbe hukukunun uygulamada olduğunu belirten Uçar, bu nedenle sanık sandalyesine çıkartıldıklarını söyledi. 

Gazeteci Arzu Demir, savunmasında soruşturma aşamasındaki usulsüzlüklere dikkat çekti, "Bu iddianame aynı zamanda bugünlerde sıkça karşılaştığımız kopyala yapıştır iddianamelerinden biri. Atılım gazetesiyle başlayan iddianame, Demokratik Ulus gazetesi ile kapanıyor. İddianamenin son paragrafında adli emanete delil olarak Demokratik Ulus gazetesinin Ocak tarihli sayısının alınması isteniyor. İddianame yazılırken ki, özensizliği gösteren bir örnek" dedi. 

'SARAY'IN ÖLÜLER İLE SAVAŞINI YAZDIM'

Yargılamaya konu edilen yazısının Cizre'de günlerce yerde bekletilen iki gencin cenazesine ilişkin olduğunu belirten Demir,  şunları söyledi: "Yerde yatan cenaze kim olursa olsun; isterseniz sivil, isterseniz katil, isterseniz asker, isterseniz polis, isterseniz gerilla ya da bir direnişçi; kim olursa olsun, onun cansız bedeni karşısında artık hiçbir hüküm yoktur. Hiçbir din, hiçbir kültür, hiçbir ahlak, hiçbir etik cansız beden karşısında herhangi bir hüküm kurmaz. O cansız beden siz ne yaparsanız yapın, ne derseniz deyin, suçlu olduğunu nasıl açıklarsanız açıklayın artık hiçbir anlamı yoktur.  O cansız bedenler karşısında yapılacak tek şey vardır, kendi dini, kültürü ne ise ona göre defnetmektir; o bedenin sahibi hayattayken kim olursa olsun, bence bu tutum değişmez. Eğer siz o cansız bedenin defin edilmesini ya da olduğu yerden kaldırılmasını engelliyorsanız bu ölüler ile savaştır. Başka bir şey değildir."

Davanın siyasi olduğunun altını çizen Demir, "Eğer devlet ile Abdullah Öcalan arasındaki görüşmeler kesilmemiş olsaydı, böyle bir yazı kaleme almamış olacaktım ve burada sanık olmayacaktım. Çünkü 28 Şubat mutabakatıyla birlikte müzakere sürecine geçiş aşamasına gelen o görüşmeler devam etmiş olsaydı, ne özyönetim ilanları olacaktı ne de devletin bu ilanlar karşısında sokağa çıkma yasakları ilan etmesi, kentleri kuşatması ne de sivil, asker, gerilla, polis yüzlerce can kaybı" diye konuştu.

Gazetenin yazarı Vahap Biçiçi, yazısında Kürt kentlerinde yaşanan vahşet karşısında sessiz kalan burjuva medyanın tutumunu eleştirdiğini belirtti.

SAVCI GELECEK DURUŞMA MÜTALAA VERECEK

Gazetenin eski sorumlu yazı işleri müdürü Mehmet Ali Genç, muhalif basına yönelik baskılara dikkat çekti, "Bu dava da o baskılardan biridir" dedi.  Suçlamaları kabul etmeyen Genç, yazı ve haberleri basın özgürlüğünün gereği olarak yayınladıklarını belirtti.

Avukatların yaptığı savunmaların ardından dosya, mütaalasını hazırlaması için savcılığa gönderildi. Duruşma 22 Aralık gününe ertelendi.

Aynı mahkeme sabah saatlerinde görülen ve 16 gazeteci ile yazarın yargılandığı birinci Atılım davası da 22 Aralık'a ertelenmişti.