Suriye'ye askeri müdahale olacak mı?

Suriye'ye askeri müdahale olacak mı?

Hula kentinde henüz hiçbir tarafın üstlenmediði katliamın ardından Suriye’ye askeri müdahale yeniden gündeme geldi. Fransa ve Belçika böyle bir senaryodan bahsederken, Amerika şimdilik böyle bir kararın uygun olmadıðını düşünüyor, Çin ve Rusya müdahaleye karşı. Bölgesel savaş 2013’te mi?

Mart 2011’den bu yana Suriye’de şiddet olayları yaşanıyor. Arap dünyasındaki ayaklanmanın ulaştıðı noktalardan biri olan Suriye’de tıpkı Libya’da olduðu gibi Batılılar desteðinde “muhalif” bir grup oluşturuldu. Ýç muhalefete dayanmayan bu müdahale halen devam ederken, 12 Nisan’da BM özel temsilcisi Kofi Annan’ın çözüm planı çerçevesindeki ateşkese uyan yok. Katliamlar her iki taraftan da geliyor.

BM KAYNAKLI BÝLANÇOLAR DOÐRU MU?

Batılı haber ajanslarına göre şu ana kadar 10 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Temel kaynak ise Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) temel bileşeni olan Müslüman Kardeşler’e baðlı Londra merkezli Suriye Ýnsan Hakları Gözlemevi. Batılı ajanslar, sözkonusu bilançoyu verirken BM’ye de dayandırıyor. Oysa BM’nin onayladıðı herhangi bir bilanço yok. Verilen rakamlar BM Ýnsan Hakları Komiseryası’nın bazı uzmanlarından geliyor. Ancak BM tarafından onaylanmış raporlar deðil. Analistlere göre böyle bir rapor kabul edilmiş olsaydı, BM Güvenlik Konseyi’nin uluslar arası bir müdahaleye onay vermesi gerekecekti. Sadece BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’nin BM adına konuşma yetkisi var.

BM adına rakamlar veren Batılı ajansların ABD öncülüðündeki devlet gruplarını “uluslar arası toplum” olarak yansıtmasının da bir gerçekliði bulunmuyor. Bir yandan manipülasyonlar tam gaz devam ederken, diðer yandan Suriye’de bir katliam gerçeði var.

ELÇÝLER SINIRDIŞI EDÝLDÝ

Hula’daki katliamı üstlenen olmadı. Beşar El Esad rejimi “teröristleri” suçlayarak soruşturma başlattıklarını açıklarken, Batılı devletler rejimi suçlayarak kınadı. Tahran, Moskova ve Pekin, katliama tepki vermekle birlikte, Suriye rejimini hedef gösteren bir açıklama yapmayı reddetti.

Batılı ülkeler Hule katliamını gerekçe göstererek tepkilerini sertleştirmeye karar verdi. Salı günü Fransa, Almanya, Ýngiltere, Ýspanya, Ýtalya, ABD ve Kanada, Suriye elçilerini sınırdışı etme kararı aldı. Çarşamba günü de Türkiye Suriyeli diplomatları 72 saat içinde sınır dışı etme kararı aldı

FRANSA VE BELÇÝKA’DAN ASKERÝ MÜDAHALE SÝNYALÝ

Fransa’nın sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande, “uluslar arası hukuka saygı koşulu” ile Suriye’ye askeri bir müdahalenin olabileceðini söyledi. France 2 televizyon kanalında konuşan Hollande, “Uluslararası hukuka saygı gösterilmesi şartı ile yani (BM) Güvenlik Konseyi’nin kararı ile askeri bir müdahale” olabileceðini belirtti. Hollande, askeri olmayan bir çözümün de bulunması gerektiðini ifade ederken, “Şimdiden itibaren Başar El Esad rejimini kovmak için baskı yapılması gerekiyor. Başka bir çözüm bulmamız gerekiyor” dedi.

Belçika da askeri bir senaryodan bahsederek, ülkesinin BM kararına dayalı askeri bir müdahaleye katılabileceðini açıkladı. Buna karşın Beyaz Saray, askeri müdahalenin şimdilik uygun karar olmadıðını, daha fazla kaos ve katliama yol açacaðını belirtmekle birlikte, askeri müdahale dahil hiçbir seçeneði de dışlamıyor.

RUSYA VE ÇÝN KARŞI

Çin, Hula katliamı ardından askeri müdahale fikrinin ortaya atılması ardından Çarşamba günü yaptıðı açıklamada askeri müdahaleye karşı olduðunu bildirdi. Dışişleri Bakanlıðı sözcüsü Liu Weimin, “Çin, Suriye’ye askeri bir müdahaleye ve zorla rejimi deðiştirmeye karşıdır” dedi. Rusya ise başından beri Suriye’ye yönelik askeri bir müdahaleye karşı olduðunu söylüyor.

FABIUS: HENÜZ HÝÇBÝR DEVLET KARA OPERSYONUNA HAZIR DEÐÝL

Nicolas Sarkozy’nin gidişi ardından Fransa’nın sosyalist Cumhurbaşkanı’nın dış politikasında da ilk elden ciddi bir deðişiklik olmadı. Le Monde gazetesine mülakat veren Laurent Fabius, Başar El Esad’ı “kendi halkının katili” olarak tanımlarken, gitmesi gerektiðini, ancak ne kadar erken giderse o kadar iyi olacaðını söyledi. Fabius’a göre Suriye’ye yönelik eylemler iki sınırla karşılaşıyor: Biri, Rusya ve Çin’den dolayı BM Güvenlik Konseyi’nde konsensüs oluşmaması. Diðeri, Suriye ordusunun güçlü olması. Fabius, “Hiçbir devlet şimdilik bir kara operasyonu öngörmeye hazır deðil. Başta Libya’ya olmak üzere bölgeye yayılma riski çok korkunç olur” dedi. Bu durumda Fransa’nın üç yönde eylemlerini yoðunlaştıracaðını söyleyen Fabius, “Önce, yaptırımları sertleştirmek, mümkünce Güvenlik Konseyi nezdinde. Sonra, belirleyici bir rolü olan Rusya ile çalışmak… Son olarak, muhalefetin toplanmasını teşvik etmek” dedi.

Fabius, Suriye konusunda “Yemen çözümünü” de gerçekçi bulmuyor: “Bir diktatörün düşüşü ve yerine evlatlarından birinin yerleştirilmesi senaryosu, şurada burada geliştirilen bir fikir. Ama durumlar aynı deðil. Yemen’de mevcut iktidar Suudi Arabistan gibi bir ülke tarafından destekleniyordu. Suriye iktidarı ise Rusya ve Ýran’ın desteðini alıyor. Ýlgili coðrafik alan ile yayılma riskleri ve ne de askeri sorun aynı deðil. Bu durumda karşılaştırma yapmanın sınırları var.”

TÜRKÝYE’NÝN ROLÜ

Türkiye’de AKP rejiminin diktatoryal bilançosuna raðmen Fransa’da yeni hükümeti bu ülke ile ilişkilerini iyi tutma yönündeki pozisyonunu sürdürmeye niyetli. Özellikle de Ýran ve Suriye nedeniyle. Sosyalist Parti, muhalefette iken de Türk hükümetinin faşizan uygulamalarına karşı kısık sesle tepki gösteriyordu. Fabius, “Ekonomik ve diplomatik boyutta, örneðin Suriye ve Ýran sorunlarında büyük bir rol oynayan Türkiye ile açılan baðları yeniden düðümlemek önemlidir” ifadelerini kullandı.

Savaşın en büyük unutulmuşları ise Kürtler. Ancak buna raðmen Kürtler, bu tarihi fırsatı kaçırmamakta kararlı görünüyor. Demokratik özerklik yolunda anadil okulları, komün ve meclisleri, nüfusun yüzde 15’inden fazlasını oluşturan Kürt halkının güvenliðini saðlamak için de öze savunma komiteleri kuruldu. Batılı devletler Kürtlerin durumunu açık bir şekilde henüz gündemlerine almış gözükmeseler de, Suriye ve Ortadoðu’nun geleceðinin doðrudan Kürtlerin durumuna baðlı olduðu uzun süre görmezden gelinemeyecek gibi görünüyor.

Öte yandan tüm bu gürültü arasında Kofi Annan planının başarıya gidip gitmeyeceðinden söz eden de yok. Batılı ülkeler Suriye elçilerini sınırdışı ederken, gönderdikleri özel temsilci Kofi Annan ise Suriye Devlet Başkanı ile Şam’da görüşüyor ve Esad’a şiddetin durması için hemen harekete geçmesi çaðrısını yapıyordu.

BÖLGESEL SAVAŞ 2013’TE MÝ?

Peki Ýran, Rusya ve Çin’e raðmen Suriye’de savaş olacak mı? Ortadoðu uzmanlarından Adil Bayram’a göre, Annan planının başarılı olacaðına zaten hiç kimse inanmamıştı. “Plan, tarafların savaşa tam hazır olmadıðı ve savaş koşullarının oluşmadıðı bir ortamda gereken oyalama siyasetinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştı. Taraflar askeri ve diplomatik hazırlıklarını güçlendirebilmek için “Oyalama planı”nı reddetmemişti.”

Suriye’de barış umutları gittikçe tükendiðine dikkat çeken Bayram, şu öngörülerde bulunuyor: “Öncelikle terörün daha da tırmandırılacaðı anlaşılıyor. Ardından ise savaş gelecek. Muhtemelen 2012 sonuna kadar artan terör dönemi olurken, 2013 Suriye’de savaş yılı olacak!”

Ancak Bayram, Suriye’nin ne Irak, ne Libya, ne de Afganistan olmadıðını belirterek şu tespitlerde bulunuyor: “Suriye tarihten beri bölge siyasal statükosunun belirlendiði alandır. Baba Esat döneminde de Şam siyaseti bir Ortadoðu siyasetiydi. Şimdi yaşanacak olası bir Suriye savaşı da bir Ortadoðu savaşı olacak. Suriye’de terörün savaş halini alması, Doðu Akdeniz’den Afganistan’a kadar uzanan bir bölge savaşını ortaya çıkartacak. Bu da 1991’den beri yaşanan Üçüncü Dünya Savaşının zirvesi olacak.”

ANF NEWS AGENCY