Avusturya’da kaybeden aşırı sağ değil!

Avusturya’da Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda ırkçı adaya karşı yarışan Alexander Van der Bellen kılpayı kazanırken, toplumun neredeyse yüzde 50’sinin ırkçılara olan desteği şoke etti.

Aşırı sağcı FPÖ’nün bu sayede parlamento seçimlerinde ciddi bir oy patlamasından endişe ediliyor.

Seçimlerde Yeşiller’in desteklediği Van der Bellen, dün sayımı yapılan 900 bine yakın mektup oyları sayesinde 2 milyon 254 bin oy almış, aşırı sağcı Avusturya Özgürlükler Partisi (FPÖ) adayı Norbert Hofer 2 milyon 223 bin oy ile kaybetmişti. Hofer’nin aldığı yüzde 49,7’lik oy oranı Avusturya toplumundaki sağ seçmenin giderek aşırı sağa doğru kaymasının işareti olarak kabul edilmişti.

Irkçı adayın yüzde 73’e yakın katılımın olduğu bir seçimde bu denli yüksek oy alması genel olarak çok da şaşırtıcı bulunmuyor. Norbert Hofer, seçimlerin ilk turunda yüzde 35 oy almışken, onu destekleyen FPÖ’nün son aylarda yapılan genel seçim anketlerinde birinci parti olduğu görülüyor.

Geçtiğimiz yıla kadar yapılan anketlerde FPÖ’nün oy oranı yüzde 23-25 aralığında iken, özellikle mülteci krizi sonrasındaki tartışmalarla birlikte son aylarda yüzde 33’lere kadar varan bir seçmen desteği söz konusu.

İktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ve Avusturya Halk Partisi (ÖVP) koalisyonunun aşırı sağı dizginlemek için daha sağa kayan politikaları da ters tepmiş durumda. Benzer bir durum Almanya’da da yaşanmış ve iktidarın Türkiye’yle yaptığı mülteci işbirliğine rağmen popülist sağın oyları yükselmişti.

Öte yandan ırkçı aday Hofer’e oy veren seçmenlerin bir kısmının aşırı sağcı olmamasına rağmen ‘İslamlaşma tehlikesi’ni gerekçe göstererek karar verdikleri anketlerden anlaşılıyor.

Benzer şekilde birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi daha çok merkez sol veya sağ iktidarların onlarca yıllık politikalarına karşı güvensizlik dikkat çekiyor. Anketler, Avusturya halkının yüzde 70 ile 80 kadarının mevcut politikalardan ‘rahatsız’ olduğunu gösteriyor. FPÖ gibi partilerin ise bu politikaları ve uygulayıcısı partileri ‘müesses nizamın (Establishment)’  parçası olarak göstermeleri de seçmen nezdinde ‘umut’ olmalarını sağlıyor.

Ülkedeki aşırı sağın en büyük beklentisi ise, geçtiğimiz haftalarda istifa eden SPÖ’lü başbakan Werner Faymann’ın yerine geçen Christian Kern’in 2018 seçimlerine kadar başarısız olması. Gözlemciler, Kern’in kuracağı hükümetin başarılı olamaması halinde cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte aşırı sağın yakaladığı ‘sinerjinin’ geçici olmayacağı endişesini paylaşıyor.